SOL Parti Mersin 1. Sıra Milletvekili İlknur Başer ve İl Başkanı Çağdaş Oğul Arı Anamur’da bir dizi ziyaretlerde bulundu.

Anamur ziyareti kapsamında Eğitim Sen Anamur şubesi toplantı salonunda Sol Parti İlçe Başkanı Mustafa Aydın’ın hoş geldiniz konuşmasından sonra söz alan Mersin İl Başkanı Çağdaş Oğul Arı, 81 ilde 600 milletvekili adayı ile pusulada olacaklarını belirterek 32 ilde aday listelerinin başında kadınların yer aldığını, Mersin’deki 13 milletvekili adayından dokuzunun kadın olduğunu ifade etti.

Arı, “Türkiye’de 89 yıldır hiç kadın milletvekili çıkarmayan 20 ilin, 18’inde kadın adaylarımızla seçim pusulasındayız. SOL Parti, gençlerin siyasete kendi sözüyle katılımını en çok önemseyen parti olmuştur.

Gençler adına konuşan siyasetin yerine gençliğin kendi sözüyle siyasete katıldığı bir anlayışla milletvekili listelerimiz oluşturulmuştur. Hakları ve geleceği için mücadele eden işçi, işsiz, öğrenci gençler listemizin dörtte birini oluşturmuştur.

Her on adaydan birisi üniversite öğrencisi. Parasız eğitim mücadelesi yürüten üniversite öğrencileri pop siyasetin izleyicisi değil, kendi geleceklerinin tayin edicisi olmak için bir adım öne çıkıp SOL Parti listelerine adlarını yazdırdı.

Emekçiler, ezilenler, gençler, kadınlar tüm yurtsever halkımız gönül rahatlığıyla bu listelere oy atabilir. Bu oylar yarının mücadelesine umut, dayanışmaya güç, değişime güvencedir” dedi.

SOL Parti Mersin Milletvekili adayı İlknur Başer de, “Mersin’de pusulada sol var. Neden Mersin’de pusulada sol var? Mersin biliyorsunuz vergi vermede 6. Sırada fakat Mersin kamu yatırımlarından yararlanmada son sıralarda yer alıyor. Halkın ihtiyaçlarının eğitim, sağlık, barınma gibi ihtiyaçlarının eşit, parasız olarak karşılanması için verdiği verginin karşılığını kendisine hak olarak geri alması için pusulada sol var” dedi.

Kendinize oy vermenizi bekliyoruz

Ekonomiyi batıran, halkı yoksulluğa, işsizliğe sürükleyen ama sermayeyi palazlandıran Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin AKP listesinden Mersin milletvekili adayı olduğuna işaret eden Başer şunları söyledi:

“Ekonomiyi batıran, Mersinlileri sefalete sürükleyen Nebati’nin karşısında, Nebatilerin açlığa yoksulluğa, işsizliğe sürüklediği, işsizler, işçiler, sefalete sürüklediği emekliler ve HÜDA-PAR karanlığıyla siyasal İslamcı rejimle bu ülkeyi tarikat cemaat ağlarına boğanların karşısında direnen kadınlar var.

Hepsi Sol Parti listelerinde. Sol Parti listelerinde yalan nedir bilmeyen, hırsızlık nedir bilmeyen, bu ülke için ve insanca yaşamak için koşturan, mücadele eden insanlar var. O yüzden sevgili Anamurlular sizin kendinize oy vermenizi bekliyoruz.”

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu’na oy veriyoruz.

SOL Parti’nin ikili bir siyaset hattını uzun süredir tüm Türkiye’de savunduğunu ifade eden Başer, “Birinci görevimiz bu felaket iktidarından kurtulmak. Biz yıllardır bu felaket iktidarından kurtulmak için tek aday etrafında birleşelim dedik. SOL Parti olarak da tek aday etrafında birleşmek için yoğun bir çaba gösterdik.

Evet pusulada sol var, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek aday etrafında hep birlikte birleşiyoruz ve Kılıçdaroğlu’na oy veriyoruz. Bu felaket iktidarından kurtulmak, bu ülkede çalınan neşemizi, üzerimize çökertilen karabasanı dağıtmak için tek aday etrafında birleşip felaket iktidarını hep birlikte göndereceğiz.

Bu ülkenin insanca yaşanacak koşullara kavuşması için, bu ülkenin ABD emperyalizmi başta olmak üzere emperyalist politikalarla yönetilmemesi için, tam bağımsız bir ülke için, eşitlik için, kadınların sokakta rahatça dolaşabildiği şiddete uğramadığı ülke koşulları için ve gençlerimizin hepsinin iş sahibi olduğu, neşesini yeniden kazandığı bir ülke için ve laiklik için gelin kendimize oy verelim.

Çünkü bize verilen hiçbir oy boşa gitmez, onların baraj sistemlerine başkaldırıyoruz. Diyoruz ki SOL Partiye verilecek her oy bu ülkenin güneşli günlerine verilecektir. Bu ülkenin yeniden kuruluşuna verilecektir” ifadelerini kullandı.

Sol Parti  “zamlar geri çekilmeli, enerji şirketleri derhal kamulaştırılmalı”.

Sol Parti Anamur ilçe başkanlığı eski cumhuriyet meydanında zamları protesto için fatura yaktı. Zamlar geri çekilmesi ve enerji şirketlerinin kamulaştırılması için çağrıda bulundu.

Sol Parti’nin eski Cumhuriyet meydanında yaptığı açıklama şöyle;

SEVGİLİ ANAMURLULAR

Türkiye ekonomiden siyasete derin bir kriz yaşıyor. Tek adam rejiminin yarattığı güvensizlik, kuralsızlık, belirsizlik ve keyfilik krizi daha da derinleştiriyor. Ülkemiz felaketten felakete sürüklendi. Üç ayda dövizi de enflasyonu da yükseltip yeni zam ve vergilerle halkı soydular.

Elektrik faturalarımız zamlarla iki üç katına çıktı. Bu zamların tek nedeni enerji üretim ve dağıtımının özelleştirilmiş olmasıdır. Sadece tükettiğimiz elektriğin parasını değil, şirketlere haraç kesiyorlar. Şirketleri zengin etmek için garibanın, yoksulun, emekçinin cebindeki üç kuruşu çalıyorlar! BU FATURALAR ÖDENMEZ; bu faturaları ödetmeye kalkmak bu karda kışta milyonlarca insanı elektriksiz bırakmak demektir. Geçen yıl beş milyon ailenin elektriğinin kesildiği düşünülürse bu yıl bu sayı katlanarak artacaktır. Bu büyük eziyete son verilmeli, zamlar geri çekilmelidir.

ENERJİ ŞİRKETLERİ HEMEN KAMULAŞTIRILMALIDIR!!!

Enerji dağıtımı kamu hizmeti olarak sunulsa 100 TL olan fatura 25 TL’ye düşecek.

Nasıl mı? Kamu kurumu olan EDAŞ, 2022 yılı itibariyle dağıtım şirketlerine kilovat saatini 31,86 kuruştan satarken, halka gelen enerji bedeli 134,89 kuruş. Yani enerji şirketleri kamu fiyatının üzerine 4,23 kat ücret koyuyor. Yani 100 TL’lik fatura 25 TL’ye düşecektir.

Görülüyor ki ödediğimiz faturalar tükettiğimiz elektriğin ücreti değil şirketler için toplanan haraçtır. Bu pahalılık ve zamlara son vermenin bir yolu var, o da enerji şirketlerinin derhal kamulaştırılmasıdır.

Dağıtım şirketlerinin bir ayda abonelerden elde ettiği toplam gelir 2021’de 19,7 milyar lira iken 2022’de 42,2 milyar liraya çıkacak, yani özel şirketler her ay22,5 milyar lira fazladan gelir elde ederken gelirleri de %114 artmış olacak. Son zamlarla toplamda 270 milyar lira ilave gelir elde etmiş olacaklar. Bu aylık karları ile gençlerin KYK borçlarının tamamı on kere ödenir. Bir sonraki ay ise 4 milyon öğrenciye yurt imkanı sağlanır.

BU BİR SOYGUNDUR.

Özelleştirmelerle ülkemizin tüm kamu birikimleri haraç mezat satıldı. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizden bu piyasa düzeninin devam ettirerek, şirket egemenliği kurarak çıkılamaz. Enerji şirketleri kamulaştırılmadan, bunun mücadelesi gerçekleştirilmeden bu zararlar geri alınamaz.

Türkiye’nin krizden çıkışı için acil bir kamucu dönüşüm gerçekleştirilmelidir. Yerli-yabancı sermayeye peşkeş çekilen, halka ait olan tüm varlıklar kamulaştırılmalıdır. Eğitim ve sağlık her düzeyde parasız olmalıdır.

Tüm halkımızı bu mücadeleyi birlikte sürdürmeye; halka ait olan her şeyi geri almak için birleşmeye çağırıyoruz.”

Sol Parti Anamur ilçe yönetiminin organize ettiği “Sol buluşma” etkinliği Eğitim Sen salonunda gerçekleşti.

Kalabalık bir grubun katıldığı etkinliğin konuşmacısı Bir Gün gazetesi yayın koordinatörü  Yaşar Aydın, 20 yıllık AKP iktidarını değerlendirdi. Toplantıya katılanlarla karşılıklı sohbet etti ve sorularına cevaplandırdı.

Aydın konuşmasında “Yaklaşık 20 yıllık AKP iktidarı hızlı bir çözülme süreci yaşıyor. Ekonomik ve siyasal anlamda yaşanan kriz kronikleşti altından kalkılamaz hale geldi. AKP iktidara taşıyan toplumsal kesimler bu kriz sürecinden doğrudan etkilendi. Yaklaşık dört yıldır devam eden ekonomik krize, Cumhurbaşkanlığı rejiminin yarattığı siyasal kriz de eşlik etti. Ve sonuçta 31 Mart yerel seçimlerinin de etkisiyle AKP iktidarı içeride ve dışarıda hızlı bir erime, kan kaybetme sürecine girdi.

AKP bu duruma nasıl geldi, hangi süreçlerden geldi önce ona bakmak lazım.

AKP kurulduğu ilk günden itibaren cemaatler, tarikatlar tarafından desteklendi. Bu yapılar iktidarın bir parçası haline geldi. Liberal özellikle iktidarın ilk 10 yılında büyük bir heyecanla sürecin gönüllü parçası oldu. Buna sol liberalleri de dahil edebiliriz. Sermaye fraksiyonların tamamı –TÜSİAD, MÜSİAD vb- bir anlamda Erdoğan ve AKP iktidarın tanıtımını yaptılar. Kürt hareketi en kritik zamanlarda tarafsız kalarak ya da dolaylı destek sunarak AKP’nin güçlenmesine yardım etti. Bu koalisyonun en somut örneği 12 Eylül 2010 referandumu olmuştur.

Oluşan koalisyon 2013’e kadar belli noktalarda sorunlar yaşansa da ilerledi. Ama Türkiye toplumsal muhalefetinin dinamik kesimleri, gençler, kadınlar, ekoloji mücadelesi verenler, devrimciler ve solcularla birlikte AKP’nin diktiği elbiseyi giymeye itiraz ettiler. Bu tavrın sonucunda da ağır bedeller ödediler.

AKP’nin uzun süren iktidarında içerde yaşanan gelişmelerin yanı sıra emperyalist devletlerden aldığı desteğin de çok önemli olduğunu söylemek gerekir. Ortadoğu’yu yeniden dizayn etek için tek tek iktidara getirilen İslamcı partilere kılavuz etmesi için seçilmiş bir örnekti AKP. Çok uzun süre desteklendi, korundu kollandı. Ama özellikle 2013 sonrası kurulan ittifak dağıldı. 7 Haziran seçimleri dağılan ve yeniden kurulan ittifakın seçimi oldu. Bugün yaşanılan AKP-MHP öncülüğündeki Cumhur İttifakı tam da bu tarihte kuruldu. Sonrası bildiğiniz 15 Temmuz ve ardından Cumhurbaşkanlığı rejimi.

İçeride ve dışarıda yaşanan bir dizi gelişme AKP rejiminin ömrünü uzattı. Ama artık raf ömrü biten bir rejimle karşı karşıyayız.

AKP rejimi seçmen desteğini yitirdi. Ekonomik kriz desteğin her gün biraz daha aşağılara doğru gitmesini sağlıyor. İçeride ve dışarıda yaşanan siyasi başarısızlıklar Erdoğan’ın kişisel “karizmasını” da yerle bir etti. Eriyen ve zayıflayan bir iktidar varken güçlenen ve iktidar adayı muhalefet ortaya çıktı.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ REFERADUM OLACAK

Önümüzdeki yaşanacak seçime her ne kadar partiler katılsa da aslında bir referandum olacak. Erdoğan rejimi bir kez daha oylanacak. Verilen oyun rengine göre ya Erdoğan ve AKP ile yola devam edilecek ya da baskı rejimine son verilecek. Bu anlamıyla aslında Cumhurbaşkanlığı seçimi için sandığa giderken seçmenin sadece iki tercihi olacak. Tüm muhalefetin Erdoğan’ın karşısında amasız, fakatsız karşında durmak gerekiyor.

ben önümüzdeki seçimlerde AKP rejiminin sona ereceğine inanıyorum. Hiçbir gelişme, ayak oyunu ya da komplo girişimi bu sürecin önün geçemeyecek. Bu konuda gönlümüz rahat olsun.

Bununla birlikte görevimizin gidip oy kullanmakla sınırlı olduğunu düşünmeyelim. Yeni bir sistem kurulacak. Burada ihtiyaç olan SOL’un varlığıdır. SOL olmadan ülkenin nefes alması mümkün değil. Eşit, özgür, bağımsız bir ülke ancak SOL’un sürece rengini vermesiyle mümkündür. SOL bunu başaramazsa karşımıza ekonomide neo-liberal, gündelik yaşamda muhafazakar, emperyalizme bağımlı bir iktidar blokuyla yaşamaya devam ederiz. Erdoğan ve AKP gider ama onun kalıntıları daha çok uzun süre ülkede varlığını sürdürür.

Onun için bugünden tezi yok yeni kurulacak ülke için inisiyatif almak gerekiyor. AKP ve Erdoğan’a karşı büyük bir mücadele veren ilericilerin, demokratların, devrimcilerin böyle bir güncel görevi de var. Şimdi her zamandan daha güçlü şekilde AKP rejimine karşı dururken geleceğin Türkiye’sinin SOL değerler etrafında şekillenmesi için mücadelemizi yükselteceğiz.”