Konu Arşivi | "Eğitim-Sen Anamur Temsilciliği"

Konular:

Eğitim-Sen’den konferans

Tarih: 13 Mart 2012 Yazan: editor3

Eğitim-Sen Anamur Temsilciliği, “darbeler ve demokrasi mücadelesi ve ülkenin içinde bulunduğu siyasal süreç” konulu konferans verdi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Dev-Genç eski Genel Başkanı Mehmet Ali Yılmaz, darbelerin Amerikan emperyalizminin geri bırakılmış ülkeler üzerinde almış olduğu tedbirler olduğunu belirterek, “Amerikan imparatorluğunun hegemonyası zedelenmeye yüz tutuğu sırada darbeler gündeme gelmiştir” dedi.
AK Parti’nin 12 Eylül ve 28 Şubatın bir sonucu olarak yaratıldığını öne süren Yılmaz, “AKP’nin yaratılabilmesi için dinci kesimin bir bölümü tasfiye edilmiş bunun üzerine AKP kurgulanmıştır. Amerika bugün Suriye’de Türkiye’yi, AKP iktidarını kullanıp ABD açısından var olan problemi çöz-meye- çözdürmeye çalışmaktadır. İran’la ilgili de aynı şeyi yapacaktır ve sonuçta sıra Türkiye’nin kendisine gelecektir. Bütün buralarda iş bittiği zaman büyük orta doğu projesinin asıl hedefi Türkiye’dir” diye konuştu.
Sosyal demokrat kesimin dikkatli olması gerektiğini ifade eden Yılmaz, “Bir süredir Kemalist kesim tasfiye ediliyor. Açılan birtakım davaların başka yönleri de vardır ama esası bununla bağlantılıdır. CHP içindeki son birkaç senedir ortaya çıkan gelişmelerin de bir Amerikan tasfiyesiyle bağlantısı olabileceğini düşünü-yorum. Önümüzdeki süreçte bu tasfiyenin devam edeceğini ve başarılı olabileceği görünüyor” şeklinde konuştu.
Konferans sonunda Oğuzhan Oğuz bağlamasıyla türkü dinletisi sundu.
Konferansa Eğitim-Sen Anamur Temsilcisi Mustafa Bakır, sendika yöneticileri ve üyeleri ile çok sayıda dinleyici katıldı.
rk45lkk009rk45lkk008

Yorum (0)

Konular:

Eğitim Sen kuruluş yıldönümünü kutluyor

Tarih: 23 Ocak 2012 Yazan: editor3

Eğitim Sen Anamur Temsilcisi Mustafa Bakır, sendikanın 17. kuruluş yılı dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.
Bakır, sendika binasındaki açıklamasında şunları kaydetti:
“Sendikamız Eğitim Sen 23 Ocak 1995 yılında aydın, demokrat, devrimci, mücadele arkadaşlarımız tarafından kurulmuştur. Sendikamızın 17 yıllık mücadele tarihi, eğitim bilim emekçilerinin sendikal örgütlenmesi ile Özgürlük, Barış ve Demokrasi adına verdiği güçlü bir mücadele süreci ile anlatılabilir. Sendikamız Eğitim Sen kurulduğu günden itibaren bu değerler için mücadele etmektedir.
Sendikal mücadele bilincimizi, Eğitim bilim emekçilerinin ülkemizdeki yüzyıllık mücadele tarihinden aldık. Eğitim senin onurlu mücadele geleneğinin arkasında TÖS, TÖB-DER, EĞİT-SEN gibi örgütlü, dirençli, mücadele örgütleri vardır.
Yola çıkarken mücadelemizin meşruiyetine, haklılığımıza olan inancımızdan başka hiçbir dayanağımız yoktur. Kendimize ve mücadele arkadaşlarımıza güvenerek buradayız.
Onurumuzu, ödeyeceğimiz bütün bedellerin üzerinde tutarak yola cıktık. Çok iyi bilindiği gibi bu yolda 12 Eylül karanlığının etkileri hüküm sürmekteydi ve halen sürmektedir.
Toplumun bütün dinamikleri bastırılmış, örgütlenme sendikalaşma ya da hak arama gibi kavramlar nerede ise suçla özdeşleştirilmişti. Böylesi bir karanlık içinde diğer alanlardaki kamu emekçileri ile birlikte söz konusu karanlığı dağıtmak için fiili mücadele sürdürdük.
Eğitim Sen, sadece sendikal hakların değil, aynı zamanda demokrasi mücadelesinin de öznesi olmayı sürdürmektedir. Sendikamız, Kapitalizmin insafına bırakılan, başta eğitim sağlık gibi kamusal hizmetlerin parasız, herkese eşit ve ulaşılabilir olması için mücadele etmektedir.
Değerli arkadaşlarım, geriye baktığımız da birçok bedeller ödenerek bu günlere getirilen bu sendika, bu onurlu görevi ilkelerinden sapmadan sürdürecektir. Eğitim Sen e her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Eğitim sisteminin bu kadar gerici, dinci referanslarla idare edilmek istendiği bu dönemde eğitimin ticarileşmesine karşı, öğrencilerin Umreye çağrıldığı, Kutlu doğum haftasının eğitimin bir parçası haline getirilmek istendiği, Felsefe gurubu kadrolarının ilahiyat mezunları ile doldurulmaya çalışıldığı bu dönemde Eğitim Sen sesini daha da yükseltecektir. Çağına bu denli yabancılaşmış gerici zihniyetlerle hesaplaşmaya devam edecektir.
Bu güne kadar olduğu gibi bundan sonrada insanca yaşam, eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşlik talebini yükseltecektir. Giderek artan dinci faşizme karşı örgütlü hak arayışının, dayanışmanın, sosyal adaletin savunucusu olacaktır. Kamusal, Nitelikli, Demokratik, Bilimsel eğitim mücadelesini sürdürecektir.
Eğitim Sen 17 yılında sendikal hakların, emeğin, demokrasinin sesi olmayı sürdürüyor.  Taşıdığı bu onurlu değerlerle, yarında emeğin, demokrasinin ve barışın sesi olacaktır. Grevli toplu sözleşmeli sendikal mücadelesini, tüm emekçilerin haklarının kazanımı için sınıf kardeşliğini ve dayanışmasını sürdürecektir.
Aydınlık, eşit, özgür, barış içinde bir ülke için Eğitim Sen mücadelesini sürdürmeye devem edecektir.”prfzlkyk003

prfzlkyk004

Yorum (0)

Konular: , ,

Anamur’da Eğitim-Sen, SES ve BES üyeleri grev yaptı

Tarih: 22 Aralık 2011 Yazan: editor3

Sendikaların üyeleri ile destek veren sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin temsilci ve üyeleri öğle saatlerinde Eğitim-Sen binası önünde toplanarak eski Cumhuriyet Meydanı?na kadar çeşitli sloganlar atarak yürüdüler.
Eğitim-Sen Temsilcisi Mustafa Bakır, burada yaptığı açıklamada, üretimden gelen güçlerini kullanarak iş bırakıp greve başladıklarını belirterek, ?AKP hükümetinin emekçi kesime yaptığı haksızlıklara karşı çıkmak için iş bırakıyoruz? dedi.
 İktidarın, kanun hükmünde kararnameler ile bürokratlarının maşlarını 3 bin lira birden arttırırken asgari ücretliye aylık 19 lira zam yaptığını ifade eden Bakır, ?Asgari ücretliye günlük 63 kuruş zam yapıyor. Öğretmene, akademisyene ek ödeme yok.  Tüketim ürünlerine yaptıkları yüzde 20?ye varan zamlara ise düzenleme diyorlar. Emekçilerle alay ediyorlar? diye konuştu.
Bakır, AKP hükümetinin kamu emekçilerinin yıllardır verdiği meşru mücadeleyi, uluslararası sözleşmeleri ve anayasayı yok sayarak grevli toplu sözleşme hakkını engellediğini öne sürdü.
Bakır, insanca bir yaşam, grevli toplu sözleşme, güvenceli istihdam, insanca yaşanacak temel ücret, 4/c-4/b-50/d gibi güvencesiz çalışmaya son verilmesi ve bu çalışanlara kadro sağlanması, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması ile baskı ve zulümlere son verilmesini talep ettiklerini belirterek, talepler dikkate alınmazsa, her yerde direnişi örgütleyeceklerini kaydetti.
Kapitalizmin, sömürü sistemine dayanan, her türlü ayrımcılığı, şiddeti içinde barındıran bir düzen olduğunu vurgulayan Bakır, ?İşte AKP bu kapitalist sistemin ürünüdür. Kazıyın bu kapitalist sistemi, altından AKP çıkar. Onların eliyle faşizm çıkar, sömürü çıkar. İyi tanıyın bunları, bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır? diye konuştu.
SES Temsilcisi Hamit Durna da Sağlıkta Dönüşüm programı kapsamında artık hizmet almak için hastanede, eczanede, Sosyal Güvenlik kurumunda daha çok prim ödendiğini belirterek, şunları söyledi:
? 2012 de sonra Yeşil Kart kalkacak, Sağlık hizmeti almak için asgari ücretin üçte birinden fazla geliri olan prim ödemek zorunda kalacak. 219 lira geliri olan aylık en az 26 lira katkı payı ödeyecek. İlaç, tıbbi malzeme, protez gibi gereçlerin katkı payı artırılacak. Sağlık, paranız kadar yararlanacağınız bir hizmet sektörü olacak. İthal doktor ve hemşireler getirilecek. İşte bu nedenlerden dolayı grevdeyiz. Emeğimizin, alın terimizin hakkı için halkımızın çocuklarımızın geleceği için grevdeyiz. ?
Konuşmaların ardından meydandaki kalabalık sesiz bir şekilde dağıldı.phmk4ekl004

phmk4ekl001phmk4ekl002phmk4ekl003phmk4ekl005

Yorum (0)

Konular:

Eğitim-Sen?den tutuklamalara tepki

Tarih: 04 Aralık 2011 Yazan: editor

haber0032Eğitim-Sen Anamur temsilcisi Mustafa Bakır yaptığı basın açıklamasıyla sendika üyelerinin tutuklanmasına tepki gösterdi.
 ?SUSTURULMAK İSTENEN EMEK ve DEMOKRASİ MÜCADELEMİZDİR? diye başlayan açıklama şöyle;
Hiç şakası yok Emekçileri kötü günler bekliyor. AKP diktatörlüğe adım adım ilerliyor. Kendisi gibi düşünmeyen, politikalarına uygun hareket etmeyen, muhalif olan herkesi hedef alıyor. Seçilmişler, üniversite öğretim görevlileri, gazeteciler, siyasi parti temsilcileri, demokratik kitle örgütü temsilcileri, parasız eğitim isteyen öğrenciler, AKP’li olmayan belediyeler, kısacası tüm muhalif kesimler AKP’nin hedef tahtasında. Yargı AKP. nin sopası gibi çalışıyor. Adalet değil korku dağıtıyor.
    Bunun doğruluğunu görmek için sadece bir günlük gözaltı bilançosuna bakmak bile yeterli. Son günlerde neredeyse her gün onlarca muhalif insan gözaltına alınmakta, mahkemelerde birkaç saat içinde hepsi tutuklanmaktadır. Binlerce insan ceza evlerine doldurulurken, ceza evlerinden her gün bir cenaze çıkıyor.
    Seçilmişler, Üniversite öğretim görevlileri, gazeteciler, siyasi parti temsilcileri, demokratik kitle örgütü temsilcilerinden sonra, İzmir belediyesi çalışanları da tutuklandı. AKP?li olmayan herkes saldırı altında.
    “Sıra ne zaman bana gelecek” korkusuyla kuşatılmak isteniyoruz. Evlerimiz, telefonlarımız, kurumlarımız, bürolarımız, siyasi parti binalarımız, sendikalarımız ve hatta özel yaşamlarımız gözetim altında. Bu gidişat durdurulamazsa sıra herkese gelecek.
    Altını çizerek söylüyoruz, gidişat faşizmdir. Suskun, tek tip toplum yaratmak hedeflenmektedir. Toplumun örgütlü kesimleri topyekûn bir saldırı ve baskı dalgasıyla karşı karşıyadır.  Zamana yayılarak gerçekleştirilen faşist yönelim giderek kurumsallaşıyor. Baskılar bir program çerçevesinde ve belli bir merkezden yürütülüyor. 
    Siyasi iktidar, başta Ortadoğu olmak üzere küresel sermeyenin çıkarlarını da gözeterek devleti AKP’lileştiriyor. Toplumsal yapıyı muhafazakar, Neo liberal ideoloji doğrultusunda yeniden dizayn etmek istiyor. Muhalif kesimlere devlet terörü uyguluyor. Kadrolaşmasını tamamlayan AKP, hukuk ilkelerini pervasızca ayaklar altına alıyor.
    AKP için en büyük engellerden biri de KESK? in emek ve demokrasi mücadelesidir, kararlı ve ilkeli duruşumuzdur. KESK kurulduğu günden bu yana emek düşmanı iktidarların hedefi olmuştur. Çünkü KESK emekçilerin hak ve çıkarlarını savunur. KESK, toplumsal-siyasal sorunların çözümünde barışı savunur. KESK ırkçı, faşist yaklaşımları reddeder; toplumun etnik kimlik, kültür ve inanç farkı gözetmeksizin bir arada yaşama iradesini savunur. İşte KESK? e yönelik rahatsızlığın kaynağı, tam da bu ilkelerimizdir. Bu nedenle, sürgünlere, soruşturmalara, yargılamalara, faili meçhullere, göz altılara ve tutuklamalara maruz kaldık, kalıyoruz.
    28 Mayıs 2009 tarihinden bu yana Konfederasyonumuza yönelik saldırılarda, Genel Başkanımız, Eski Genel Sekreterimiz, eski Kadın Sekreterimiz, Sendikamız EĞİTİM SEN eski ve yeni Kadın Sekreterleri, Genel Meclisimizin üç üyesi ve çoğunluğu Sendikalarımızın İzmir Şube Yöneticisi toplam 30 üzerinde arkadaşımız gözaltına alınarak tutuklandılar. Sendikal faaliyetlerimiz, demokratik eylem ve etkinliklerimiz soruşturma ve yargılama konusu yapıldı. Arkadaşlarımız altı ay tutuklu kaldıktan sonra ilk duruşmada tahliye oldular.     Yargılamanın tutuksuz olarak devam ettiği dava dosyasının içeriğine bakıldığında başta hukuk kesimleri olmak üzere hemen herkes arkadaşlarımızın beraatlarını bekliyordu. Ancak adeta yargılamaya “gizli bir el” müdahale etti ve karar duruşmasından kısa süre önce duruşma heyetinden iki hâkim değiştirildi.
    28 Kasım tarihinde yapılan karar duruşmasında baştan beri mahkeme heyetinde yer alan ve heyet başkanı olan yargıç tüm arkadaşlarımızın beraatlarını isterken, dosyayı ne kadar okudukları bile belli olmayan, siyasi iktidarın yargıdaki kadroları oldukları izlenimini veren iki hakim 25 arkadaşımızın 6′şar yıl 3′er ay cezalandırılmasına karar verdi! Ortaya çıkan tablo, AKP’nin HSYK’nın yapısı ile ilgili yaptığı düzenlemeden sonra yargıda da kurumsallaşmasını tamamladığını göstermektedir.
    Bu karar yargıya ve adalete olan güveni açıkça zedelemiştir. Karar hukuki değil siyasaldır.  Ceza konusu olan sendikal hak ve özgürlüklerdir. Yargılanan sendikal faaliyetlerimizdir. Yargılanan KESK’ tir, bizleriz.
    KESK? in sürdürdüğü emek ve demokrasi mücadelesini sekteye uğratmayı hedefleyen bu faşizan tutum amacına ulaşmayacaktır. Grev hakkımızı engelleyen, toplu sözleşmeyi kuşa çevirip göstermelik hale getiren 4688 sayılı yasada yapılacak değişikliklere karşı mücadeleyi yükselttiğimiz bir dönemde verilen bu ceza tesadüf değildir. Bizler, bu topraklarda gerçek bir demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin de ağır olduğunu biliyoruz. KESK, haklı ve meşru mücadele çizgisinden taviz vermeyecek, geri adım atmayacaktır. Arkadaşlarımıza her koşulda sahip çıktık, çıkmaya devam edeceğiz. KESK’li olmak bir onurdur, onuru çiğnetmeyeceğiz. Ya onlar ülkeyi cehenneme çevirecek, ya da bizler geleceğimize sahip çıkarak eşit, özgür, demokratik, barış içinde bir ülkeyi kuracağız. Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz?
Eğitim-Sen Anamur temsilciliği merkezinde yapılan basın açıklamasına sendika yöneticileri, CHP ilçe baikanı ve yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda sendika üyesi katılarak destek verdi.haber0024 

 
haber0012

Yorum (6)

Konular:

Züğürt Ağa?nın yazarı Anamur?daydı

Tarih: 08 Ekim 2011 Yazan: editor3

Anamur’da, sanatında 40. yılını geride bırakan ünlü yazar Osman Şahin’le söyleşi düzenlendi.
Eğitim-Sen Anamur Şubesi tarafından düzenlenen söyleşiye Kütüphaneler Genel Müdürlüğü’nden emekli Gökçin Yalçın, sendika üyeleri ve davetliler katıldı.
Söyleşi’de, yazar Şahin’in hayatı, sanatçı kişiliği ve edebi özellikleri anlatıldı.
Gökçin Yalçın, Anamur’da Osman Şahin sinema günleri düzenlenerek Şahin’in eserlerinden sinemaya uyarlanmış filmlerin gösterilmesi önerisinde bulundu.
Bu öneriyi olumlu karşılayan Eğitim-Sen Anamur Şubesi Temsilcisi Mustafa Bakır, bu konuda gerekli girişimlerde bulunacaklarını söyledi.
Daha sonra Züğürt Ağa, Kibar Feyzo ve Derman gibi öyküleri film yapılan yazar Osman Şahin, Ahmed Arif’in ”Anadoluyum ben” adlı şirini okuyarak başladığı konuşmasında şunları kaydetti:
”Çocukluğum benim zenginliğimdir. Sıfırın altından başlamak bazen iyidir. Her şeye yeniden başlıyorsunuz. 10 yaşında köy enstitüsüne gittiğimde kaç numara ayakkabı giyiyorsun diye soruldu ne diyeceğimi bilemedim. Ben o zamana kadar bir insanın ayağının numarası olacağını bilmiyordum. Çünkü ben o zamana kadar yalın ayaktım. Bunları acındırmak için anlatmıyorum. Bir çağdaş Alman yazar ‘bir yazarın çocukluğu onun baka kasasıdır’ diyor.”
Şahin, Bulgaristan’ın Rusçuk kenti doğumlu Elias Canetti ve birçok Türk yazarın söylediği ”yazarın sanatı kendi ülkesinin acıları üstünde yükselmelidir” sözünden etkilendiğini belirterek, ”Kendi ülkesinin acısını görmeyen bir sanatçı sanatçı sayılmaz. Kalemini satmış sanatçı zaten sanatçı değildir. Bir yazar dünyada nereyi iyi biliyorsa orayı yazmalıdır. Bugün en büyük romancılara baktığımızda onların da en iyi bildikleri yerleri yazdıklarını görürüz” dedi.
”Karacaoğlan’a Yunus’a sahip olmak bizim şansımız ve zenginliğimiz” diyen Osman Şahin, 17 yaşında öğretmelik yapmak için gittiği Güneydoğu’da gördükleri ve yaşadıklarının kendini yazar yaptığını belirterek, ”Fırat’ın kıyısında yaşadıklarım beni yazar yaptı” diye konuştu.pho340021

pho340011

Yorum (1)

Konular:

?5 Ekim Öğretmenler Gününü? kutlandı.

Tarih: 06 Ekim 2011 Yazan: editor

egitim-sen001Anamur Eğitim-Sen temsilciliği düzenlediği etkinlikle ?5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü?nü kutladı.
Sendika üyesi öğretmenler, davetliler ve bazı siyasi parti temsilcilerinin katıldığı kutlamamaya, Öğretmenler Gonca Kaya, Akif Kum, Bülent Akdeniz ve Çağdaş Koz?un müzik dinletisi coşku kattı.
Eğitim-Sen Anamur temsilcisi Mustafa bakır?ın öğretmenlerin sorunlarını anlatan ve hükümetin uygulamalarını eleştiren konuşması şöyleydi;
?5 Ekim dünya öğretmenler günü ülkemizde öğretmenlerin işsiz, öğrencilerin öğretmensiz, çalışanların ise sefalet ve yoksulluğun altında tam anlamı ile ezildikleri bir dönemde kutlanıyor.
        Eğitimi devletin sırtında bir yük olarak görenler. Eğitimi temel bir hak olmaktan çıkararak birilerinin rant (getirim)kapısı yaptılar. Eğitim alanlarını piyasanın hizmetine açarak, Eğitimde sınıfsal ayrışmayı yarattılar.
        Bir tarafta ataması yapılmayan 320 binin üzerinde öğretmen işsiz geziyor. Bir tarafta dışardan 40 bin ithal İngilizce öğretmeni almayı kararlaştırdılar. Bir tarafta KPSS. Sınav soruları birilerine servis ediliyor.
         Diğer tarafta işsizlikten intihar eden öğretmenler var. 24. de Gaye öğretmendir. İnşaatlarda, kahvehanelerde günlük yevmiye ile çalışırken sakat kalan öğretmenler var. Şafak BAY öğretmenin 5 yıldır ataması yapılmadığı için ekonomik nedenlerden tedavisi düzenli yapılamamıştır. Bu yüzden bir gün bile öğretmenlik yapamadan hastalığa yenik düşmüştür. Eğitimcisini bile istihdam edemeyen bir eğitim politikası ile eğitimi sürdürmeye çalışıyorlar.
        5 Ekim dünya öğretmenler günü birleşmiş milletler, Eğitim, Bilim, Kültür Örgütü ÜNSCO tarafından ilan edilmiştir. Bu günün önemi: Uluslar arası öğretmen örgütlerinin katkıları ile İLO ve ÜNESCO tarafından öğretmenlerin toplumsal statülerine ilişkin tavsiye kararının alınmasında yatıyor.
         Bu anlaşmanın tarihi olan 5-Ekim dünya öğretmenler günü olarak ilan edilmiştir. Ülkemizde ise 12-Eylül 1980 darbesini yapanlar 1981 yılında 24 Kasım gününü farklı bir öğretmenler günü olarak ilan etmişlerdir.
         Bunda amaç dünya öğretmen enternasyonalizmini, öğretmen dayanışmasını yok etmektir. Eğitimcilerini dünyadan koparıp kendilerince bir öğretmenler günü oluşturmaya çalışmaktadırlar
          Bu sisteme içkin sorun ve sıkıntılarla mücadele eden öğretmenlerimiz yoksulluk sınırının altında memur ve hizmetliler açlık sınırında maaş almaktadır.
          İktidar eğitime kaynak aktarmak yerine, Libya?daki muhalif çatışmalara para aktarıyor. Eğitime bulunamayan kaynak başka yerlere aktarılmaktadır. Onların eğitimli kültürlü bir toplum yaratmak gibi bir dertleri yok. Gericiliğin eğitime, bilime savaş açtığı görülüyor. 
           Eğitim sen liler için 5 Ekim sıradan kutlanan bir gün değildir. Eğitim bilim emekçilerinin uluslar arası birlik ve dayanışma gündür.
           Bu anlamı ile 24 Kasımı değil bütün dünya eğitim bilim emekçilerinin kabul ettiği 5-Ekim gününü dünya öğretmenler günü olarak kabul ederiz.
            Tüm olumsuzluklara rağmen eğitim görevlerini en iyi şekilde sürdürmeye çalışan öğretmenlerimizin 5 Ekim dünya öğretmenler gününü kutlar, yeni eğitim öğretim yılında caba ve uğraşılarınızda başarılar dileriz.
           5 Ekim dünya öğretmenler gününüz kutlu olsun?.
egitim-sen002egitim-sen003

Yorum (1)

Konular:

Şair Nazım Hikmet anıldı.

Tarih: 04 Haziran 2011 Yazan: editor

egitim-sen002egitim-sen003egitim-sen005Eğitim-Sen

Anamur İlçe Temsilciliği şair Nazım Hikmet Ran?ın 48. ölüm yıldönümü dolayısıyla anma programı düzenledi.
İlçe Temsilcisi Mustafa Bakır, temsilcilik binasındaki programda yaptığı konuşmada, Nazım Hikmet?in ülkenin en büyük şairlerinden biri olduğunu ancak yeterince sahiplenilemediğini söyledi.
Sanat ürünlerinin yaratıcı güçten kaynaklandığını ve sanatçının bu ürünlerle toplumda belirli bir düzeye ulaştığını ifade eden Bakır, ?Nazım Hikmet, bu özelliği ile dünyada yerini almıştır. Sömürüye, zulme karşı mücadele etmiştir. Talimatlarla açılan davalar sonucunda verilen siyasal cezalarla mahkûm olsa da toplum vicdanında haklıdır? dedi.
Bakır, Nazım Hikmet?i saygıyla andıklarını ve O?nun düşüncelerinin bir gün gerçekleşeceğine inandıklarını belirterek, ?O işçi sınıfının kavgasında ve yüreğinde yaşıyor? diye konuştu.
Canlı müzik eşliğinde şairin şiirlerinden örneklerin sunulduğu program, türkü dinletisi ile sona erdi.
egitim-sen001egitim-sen004egitim-sen006egitim-sen007egitim-sen008egitim-sen009egitim-sen010egitim-sen011

Yorum (2)

Konular:

Eğitim-Sen?den Köy Enstitüleri etkinliği

Tarih: 18 Nisan 2011 Yazan: editor3

Eğitim-Sen Anamur Temsilciliği Köy Enstitüleri?nin 71. kuruluş yıldönümü dolayısıyla program düzenledi.
Eğitim-Sen İlçe Temsilcisi Mustafa Bakır, sendika binasındaki programın açılışında yaptığı konuşmada, Köy Enstitüleri?nin 1940 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve Genel Müdür İsmail Hakkı Tonguç tarafından bilgili bir toplum yaratmak amacıyla kurulduğunu söyledi.
Enstitülerde eğitim alan öğrencilerin mezun olduktan sonra taşrada toplumsal sorumluluk hassasiyetiyle görevlerini yerine getirdiğini ifade eden Bakır, ?Bilgiyi toplumun ayağına götüren bu çalışma kısa sürede amacına ulaşmıştır. Katılım, yetki ve sorumluluk ekseninde oluşturulan Köy Enstitüleri?nin önemi ülkemizde tam anlaşılmasa da dünyada büyük yankı uyandırmıştır? dedi.
Kolektif çalışmayı ve toplumsal aydınlanmayı savunan Köy Enstitüleri?nin toprak ağaları ve din istismarcılarının tepkisini çektiğini ve bir süre sonra kapatıldığını anlatan Bakır, şunları söyledi:
?Bundan sonra eğitimi devletin asli görevi olmaktan çıkardılar. Gelinen noktada parası olan istediği okullarda okuyabiliyor. Neredeyse devlet eğitimden elini çekti ve bu kurumlar piyasaya bırakıldı.
Köy enstitülerinin eğitimimize kattığı kültürel zenginlik bu günkü piyasacı liberal eğitim sistemindeki olumsuzluklara bakınca daha iyi anlaşılmaktadır. Bu günkü eğitim sisteminde eğitimin insana, toplumsal kültüre ne kattığı sorgulanmalıdır.?
Eğitimci, şair ve yazar Mehmet Babacan da Cumhuriyetin ilanından sonra ulus yaratma ve yurttaşlık bilinci ile halkın eğitim seviyesinin yükseltilmesi gerekliliğinin ortaya çıktığını belirterek, ?1840?ta öğretmen okulları açılmıştı. Ancak buradan mezun olanlar genellikle kentlerde yaşayan gençler olduğundan, taşrada başarısız oluyorlardı. Köylüye bilgi ve beceri kazandırabilmek için köyün içinden gelen öğretmenler tarafından eğitim verilmeliydi. İşte Köy Enstitüleri bunun için kuruldu? dedi.
Kendisinin de Köy Enstitüsü mezunu olduğunu ifade eden Babacan, ?Orada bize iş veriliyordu. İş ile eğitim bir aradaydı. Kimse bize nutuk çekmiyordu. Yeteneklerimiz ortaya çıkarılıyordu. Rekabetçi ve üretimi bilen, pozitif bilimlere hakim öğretmenler gittikleri yerlerde başarılı oluyorlardı. Ama bundan hoşlanmayanlar vardı? diye konuştu.
1992 yılında UNESCO?nun eğitim öğretim sorunlarının çözümüne ışık tutmak amacıyla dünya çapında yaptığı araştırmanın sonucunda Köy Enstitüleri?ni örnek gösterdiğini anlatan Babacan, ?Bu modeli birçok ülke uyguladı. İş vasıtasıyla üretim için eğitim yapılan Köy Enstitüleri?ndeki anlayışla eğitim yapmalıyız. Bu temelle kurtulmamız mümkündür? şeklinde konuştu.
Daha sonra Anamur?da yaşayan Köy Enstitüsü mezunları Nihat Uğur, Hasan Çelik, Mehmet Yiğit ve Yusuf Akça, enstitüde yapılan çalışmalar ve eğitimi anlattılar, anılarını aktardılar.
Öğretmenlerden Hasan Çelik, zaman zaman esprili konuşmalarıyla dinleyenleri gülümsetirken, bazı anıları ise gözleri yaşarttı.
Çelik, ?Bir Atatürk?ü anlayamadım, bir de Hasan Ali Yücel?i. Bütün bunları nereden öğrendiler ve nasıl akıl ettiler. Onlara hayranlık duymamak elde değil? diyerek başladığı konuşmasının sonunda, ?Bizler yolun sonuna geldik. Sizler emanetçimizsiniz. Aydınlanma sizlerle sürecek? dedi.
Programın sonunda Vakıfbank Atatürk İlköğretim Okulu öğretmeni Ahmet Sinat, bağlama dinletisi sundu.
Programa CHP İlçe Başkanı Gökçin Yalçın ve bazı yönetim kurulu üyeleri, sendika üyeleri ve vatandaşlar katıldı.18nsn034

18nsn03318nsn032

ca001

Yorum (5)

Konular:

Eğitim-Sen ?Birlik ve Dayanışma yemeği?

Tarih: 11 Nisan 2011 Yazan: editor

egitim-sen0061Eğitim-Sen Anamur temsilciliği üyeleri birlik ve dayanışma yemeğinde buluştu.
Yalıevleri mahallesi Efsane restaurantta düzenlenen yemekte bu yıl içinde emekli olan sendika üyelerine plaket verildi.
Öğretmen Yusuf Semetkant ve Kadir Erdoğan?a plaket verilerek başlanan geceye,
Mersin Eğitim-Sen şube yönetim kurulu üyeleri, Şube Sekreteri; Nermin Karasu Mali sekreter; Mahir Ergun Çelik Hukuk Sekreteri Ahmet Karakuş Örgütlenme Sekreteri Metin Süt
Erdemli Eğitim-Sen Temsilcilik Bşk.Yunus Çavuşoğlu ve Yöneti Kurulu üyeleri
Gökhan Özer.Barış Varışlı.Deniz Genç
Silifke Eğitim Sen Temsilcilik Bşk. Bülent Coşkun, Yönetim Krulu Üyeleri Hatice Dağcıoğlu, Ebru Çelik
Gülnar Eğitim Sen Temsilcilik Bşk. Kazım Uyar, Yönetim Kurulu Üyeleri Hacı Avcı Aydıncık Eğitim Sen Temsilcilik Bşk Veli Akbayır
SES Anamur Temsilcilik Bşk. Hamit Durna
BES Anamur Temsilcilik Bşk. Şahin Geyik
CHP Anamur İlçe Bşk. Gökçin Yalçın ve yönetim kurulu üyeleri
ÖDP Anamur İlçe Bşk. Vedat Çelik ve Yönetim Kurulu Üyeleri
DSP Anamur İlçe Bşk. Feridun Tüfenk ve Yönetim Kurulu Üyeleri
D.S.P.Bozyazı İlce Bşk. Nesim Topukçu
Anamur Kültür Derneği Bşk. Sadise Seymen
Anamur Alevi Kültür Derneği Bşk.Hüseyin Aydın
İnşaat Mühendisleri Anamur Temsilcilik.Bşk.Ahmet Hilmi Kaya
Anamur C.H.P. Belediye Meclis Üyeleri Yeşim Kaya ve M. Tahir Şeref
Gazipaşa Milli Eğitim Şube Müdürü Alp Aslan katıldılar.
Gece temsilcilik Başkanı Mustafa Bakır?ın konuşmasından sonra Eğitim-Sen müzik grubu, Yunus Deniz Erhan Uysal, Halil Erol ve Ayhan Sezmez?in seslendirdiği parçalar eşliğinde dans ederek devam etti.
Gecede Eğitim-Sen Anamur Temsilcilik Başkanı Mustafa Bakır?ın konuşması şöyleydi:
 ?Değerli arkadaşlarım sizlerin mücadelesi üzerinde yükselen sendikamız, Umudun, Direncin, Kararlılığın gücü olmayı sürdürüyor. Onu sınıfsal bilinç, kültürel zenginlik ve demokrasi anlayışımızla büyüteceğiz.
Apolitik yaşamayı reddediyoruz. Emekçi olmak Sömürüye, baskıya, adaletsizliğe karşı direnmeyi gerektirir. Mücadele ancak örgütlü bir şekilde sürdürülürse başarıya ulaşır. Onun için her emekçi sendikası bir okul olmalıdır. Orada sınıfsal bilinç mutlaka kazandırılmalıdır.
Taleplerimiz: Eşit, Özgür, Demokratik bir Türkiye yaratmaktır. Herkese eşit parasız eğitim sağlık hakkı sağlanmasıdır. Grev ve toplu sözleşme hakkı içeren özgürlükçü bir sendika yasasıdır. Emekçilerin gelecek kaygısı yasamadığı güvenli bir iş yaşamıdır. Bunlar sosyal devlet olmanın gereğidir.
Değerli arkadaşlarım gecen yıllar tekel işçilerinin sefalet içinde sokağa atıldığı bir yıl oldu. Bu yıl tüm çalışanlar için zor olacak. Torba yasa ile emekçilerin kazanılmış hakları ellerinden alınıyor. Secimden sonra yasayı uygulamaya koyacaklar. Referandumda aldıkları çoğunluk desteği ile demokrasiyi rafa kaldırıyorlar. Parasız eğitim isteyen öğrencilere uygulanan şiddet. Hakkını arayan emekçilere yapılan zulüm bu ülkenin demokratik olarak yönetilmediğini gösteriyor.
Kapitalizm sömürü sistemine dayanan, her türlü ayrımcılığı şiddeti, ırkçılığı içinde barındıran bir düzendir. Tırmandırılan savaş şiddet yoksulluk bunun kanıtıdır. Kapitalist düzen kendi geleceğini sürdürebilmek için içine düştüğü krizlerin bedelini emekçilere ve geniş halk kitlelerine ödetiyor. Demokratikleşme vadi ile işbaşına gelen iktidar, emeği, onuru için mücadele eden emekçileri potansiyel tehdit olarak görmektedir.
Birileri dünya zenginler listesinde hızla yükselirken, İnsanca bir yaşam için direnen işçiler sermayenin iktidarı tarafından ezilmeye devam ediyor.  Gecen yıl Ankara da emek sömürüsüne direnen tekel işçilerinden Âlim APAYDIN yaşam koşullarına dayanamayıp hayatına son verdi. Özelleştirme nedeni ile işsiz kalınca intihar eden tekel işçisi sayısı 6 ya cıktı.
Açlık sefaletin yıkımı toplumda cinnet olaylarını beraberinde getiriyor. İşçiler, gazeteciler, doktorlar, öğretmenler, öğrenciler sokakta. İktidar halen ülkeyi güllük gülistanlıkmış gibi göstermeye çalışıyor. Yüksel DEMİRCİ nin 4 çocuğu aç oldukları için ekmek isterler, onlara ekmek alamayan DEMİRCİ intiharı seçer. Bunları her gün gazeteler de okuyoruz.
AKP. Hükümetinin kamusal alana saldırısı sürüyor. Torba yasa ile kuralsız çalışmayı dayatıyorlar. Kazanılmış tüm haklarımızı elimizden almaya çalışıyorlar. Bu durumda emek sendikalarının parçalı bir duruş sergiliyor olmaları AKP. nin işini kolaylaştırıyor. Bu koşullarda emekçilerin birlikte hareket etmekten başka çıkar yolu yoktur.          Bu anlamda doğru sınıfsal politikalar üretilmelidir.
Ülkemizde 350 bin civarında atama bekleyen işsiz öğretmen var. İktidar ise 40 bin ithal İngilizce öğretmeni almayı kararlaştırdı. Neyin hesabını yapıyorlarsa, kendi eğitimcilerine güvenmiyorlar. Öğretmenine kızıyorlar dışarıdan öğretmen ithal ediyorlar. Doktoruna kızıyorlar, doktor ithal ediyorlar. Çevrecilere kızıyorlar. İllaki nükleer santral yaptıracağız diyorlar. Biz bunları anlayamıyoruz.
Değerli arkadaşlarım bu kapitalist sistemde kimse bana bir şey olmaz demesin. Parasız eğitim isteyen öğrencilerimize şiddet uygulanıyor. Emekçiler işlerini kaybediyor. Sendika binalarımıza baskınlar düzenlenip, yöneticilerimiz tutuklanıyor. Aydını, yazarı, gazetecisi ceza evine atılıyor. Bu durumda kimse sıranın kendisine gelmeyeceğini sanmasın.
Biz bunun böyle ocağını referandum oylaması öncesi anlatmaya çalıştık. Referandum genel seçimlerin, ön çalışması idi tekrar güçlü gelirse, inanın bunları da yapamazlar dediğimiz her şeyi yapacaklar.
Emperyalist güçler her yerde kirli oyunlarını sürdürüyorlar. Birçok ülkeyi kana buladılar. Demokrasi vadi ile Irak yakıldı yıkıldı. Şimdi Iraktaki demokrasiyi Libya ya taşıyorlar. Libya?yı yangın yerine cevirdiler. Ülkemizi yönetenlerde bu kirli oyunda, emperyalist güçlerin yanında yer alıyorlar. Birde ülke çıkarlarımız bunu gerektiriyor diyorlar.
Eğer ülke çıkarı düşünülüyorsa, ülkeyi önce emperyalist güçlerden kurtarmak gerekir. Orta doğuyu düşünüyorlarsa, ilk olarak emperyalist güçlerin orta doğudan atılması gerekmektedir.         Kendisi sorun olan emperyalist güç, cözüm olamaz.
Değerli arkadaşlar hükümet yanı başımızda Akkuyuya nükleer santral kurmak istiyor. İnsanlık kullandıkları kirli enerji ile çağdaşlaşmaz. Kapitalizmin kar uğruna katlettiği, kirlettiği doğanın adı uygarlık olamaz. Hele hele bu sizin sağlığınızı çocuklarınızın yaşamını elinden alıyorsa, tarımınızı, turizminizi yok ediyorsa, sizi hayattan koparıyorsa ölüler için enerji gerekmez.
Hadi nükleer satıcısı emperyalistleri anlıyoruz. Ellerinde kalan kirli enerjilerini buralara kurup paraya dönüştürmek istiyorlar. Bizi yönetenlerin nükleerde ısrarını anlayamıyoruz. İnsanlık yaşanan bunca acıdan niçin ders çıkarmıyor. Rusya da yaşanan Çernobil faciasını unutmuşsak Japoncadakini görmüyor muyuz? Nükleere yapılan yatırım, enerjiye değil felakete yatırımdır.
Değerli arkadaşlarım son olarak sınav sistemindeki yapılan yanlışlara değineceğim. Öğrencilerimizin üniversite sınavlarında yapılan olumsuzluklar nedeni ile hayalleri çalınıyor. Memur adaylarımızın iş bulma umutları çalınıyor. Öğretmen adaylarımızın geleceği karartılıyor. Bu olumsuzluklara dur diyecek bir irade yok. Yediden yetmişe herkes gelecek kaygısı yaşıyor. Soruyorum bunun sonu nereye gider.
Sanırım sokaklara alışmanın zamanı geldi. Bu olumsuzlukları yaşamamak için, yoksulluğa, gericiliğe, adaletsizliğe insan onurunu hiçe sayan AKP. Eliyle kurulan. Gerici dinci faşizme karşı örgütlü mücadeleyi mutlaka yaratmalıyız?egitim-sen001egitim-sen002egitim-sen003egitim-sen004egitim-sen005egitim-sen007egitim-sen008egitim-sen011egitim-sen012egitim-sen013egitim-sen014egitim-sen015egitim-sen016egitim-sen017egitim-sen0091egitim-sen0102

Yorum (1)

Konular:

Torba yasa protesto edildi.

Tarih: 11 Şubat 2011 Yazan: editor

Mecliste görüşülmekte olan torba yasa Eğitim-Sen Anamur temsilciliğinin öncülüğünde protesto edildi.
Bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının da destek verdiği protesto yürüyüşü, Eğitim-Sen önünden başlayıp Tahsin Soylu caddesi, Bankalar caddesini takip ederek gelinen Cumhuriyet meydanı Atatürk anıtı önünde Eğitim-Sen Anamur şube temsilcisi Mustafa Bakır?ın açıklamasıyla sona erdi. Bakır açıklamasında, 3 Şubatta KESK. DİSK. TMMOB. TTB?nin Ankara?da yaptığı mitinge yapılan müdahalenin sertliğine değinerek?  Torba yasa zorba yasaya dönüştü. Emekçilere yapılan bu saldırıyı kınıyoruz. Kapitalist sisteme karşı gücümüzü birleştirmeliyiz? dedi. Bakır sözlerine şöyle devam etti. ?Hazırladıkları bu yasa ile cumhuriyet tarihinin en kapsamlı saldırıları ve hak kayıpları yaşanacak. Yasanın içinde emekçiler için ucuz emek, esnek çalışma koşulları var. Patronlar için ise vergi indirimi, yani emekçilere açlık sefalet, patronlara saltanat sürmek var. İşte bunlar emekçi düşmanlarıdır. Yine söylüyoruz Bu yasa emekçiler için tuzaklarla dolu, sicil yerine disiplin kavramı getiriliyor. Cezalandırma mantığı öne çıkarılıyor. Bunun anlamı, iktidar açısından uslu durmayan, onların istediği davranmayan, hakkını hukukunu arayan emekçileri cezalandırma mantığıdır. Bundan sonra ne olacak biliyor musunuz? 4.c.statüsü yaygınlaşıyor. Ödünc memurluk üzerinden sürgünler yasal hale gelecek. Gerekli görürlerse çalışanlar, 6.aya kadar varan süre için başka kurumlara, başka kentlere gönderilecek. Bu uygulamanın adı kölelik düzenidir. Torba yasanın amacı, güvencesiz ve esnek çalışmayı yaygınlaştırmaktır. Atamaları daha da siyasalaştırmaktır. Suskun, itiraz etmeyen, itaatkâr işçi memur yaratmaktır. Emekçiler arasında rekabet yaratıp, dayanışmayı yok etmektir. Bunlar sadece belli bir bölümüdür.
İktidarın ileri demokrasi dediği bu olsa gerek. Nasıl bir demokrasi ise?
Tekel işçilerine karda kışta işkence yapıp sefil bırakacaksınız. Öğrencilere polis copu şiddet uygulayarak susturacaksınız. Emekçilerin iş güvencelerini hazırladığınız torba yasa ile ellerinden alacaksınız. İşsizlikle açlıkla terbiye edeceksiniz. Buna ileri demokrasi diyeceksiniz; Ya ileri demokrasinin anlamını bilmiyorsunuz yâda işinize gelen her şeyi bu tanımla açıklıyorsunuz. İçinde yasadığınız coğrafyaya iyi bakın, Hiç beklemediğiniz orta doğuda, arap ülkelerinin üzerinde bir hayalet dolaşıyor. Bu bölgeye yönelirse görün o zaman emekçi güçlerini. Bu gün bu sistem karşısında zorluklar içinde mücadele ediyor olabiliriz. Baskılarınıza zorbalıklarınıza yinede boyun eğmeyeceğiz. Sömürü ve talan düzeninize asla teslim olmayacağız. Baskılarınız böyle sürdükçe, karanlığı zorbalığı dayattığınız sürece, iyi bilin, aydınlık yakın olacak. Bu sistemin hep böyle sadaka ile sürdüreceğini mi sanıyorsunuz. Bu ülkenin emekçileri bu gün olmasa da yarın mutlaka örgütlü mücadeleyi yaratacaktır.
Siz korkudan güç alıyorsunuz. Korku imparatorluğunuzdan, korkmuyoruz. Kaybedecek bir şeyimiz kalmadı, Yaşasın onurlu örgütlü emek mücadelemiz? diyerek sözlerini tamamladı.

egitim001egitim002egitim003egitim004egitim005egitim006egitim007

Yorum (4)

Anket

Mersin - Antalya yolu tamamlandığında Anamur'a ne gibi faydaları olur?

  • Turizm yatırımları artar, turizm gelişir (45.0%, 513 Oy)
  • Göç alır, fayda değil zarar getirir (33.0%, 375 Oy)
  • Anamur'un il olmasına katkı sağlayabilir (12.0%, 134 Oy)
  • Tarım ürünleri kolay pazarlanır (10.0%, 116 Oy)

Toplam Oy: 1,139

Loading ... Loading ...

HAVA DURUMU

ANAMUR

İLETİŞİM SAYFALARI

Son Yorumlar

  • Şeref Koz: Buradan geçerken hep strese kalıyorum. Bu kadar uzun süre kalması...
  • abdulllah aydın: Sağlam bir ATATÜRK cü olduğuna ,nandığım Sayın Başkan:...
  • abdulllah aydın: Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Diyorki:”Cahal et...
  • abdulllah aydın: Yeni seçilen başkan ve üyelere başarılar dilerim.İhrac...
  • Gökçin Yalçın: Başarılar diliyorum.
  • hüseyin kocoglu: meraba arkadaslar kuzu göbegi alıyoruz ve toplatıyoruz...
  • Şeref Koz: Yaşlıya, hastaya, düşküne sağlıklı bakabilmek için oğlu, kızı...
  • Şeref Koz: Görülüyor ki insanlar sorunlara karşı duyarlı. Katılım çok iyi....
  • anamurlu: Masaya konulan ve çözüm bekleyen ana sorun halkın sağlıkla ilgili...
  • Şeref Koz: Elektrikler kesildiğinde telefon çıkmamaları çok kötü. İşletmeler...