Konu Arşivi | "Eğitim Sen"

Konular:

Eğitim Sen 100. Yılı nedeniyle etkinlik düzenledi

Tarih: 07 Aralık 2023 Yazan: editor

Etkinlik, Eğitim Sen adına yönetim kurulu üyesi Songül Sağlam’ın konuşmasıyla başladı.

Sağlam konuşmasında; ”Türk Halkının emperyalist işgale karşı Atatürk’ün önderliğinde verdiği mücadelenin kazanımı olan, Atamızın en büyük eseri Cumhuriyetimizin ilan edilişinin üzerinden 100 yıl geçti.

Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde kanıyla canıyla malıyla mülküyle doğrudan yer alan, kimlik, dil, inanç farklılıklarına rağmen, düşmana karşı hep birlikte mücadele eden yürekli halkımızı başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere saygı ve minnetle anıyoruz.

Bugün ihtiyaç duyduğumuz cumhuriyet, takvimde yeri geldiği için törensel ve sembolik kutlamalara sıkıştırılmayan, eşitlikçi, özgürlükçü, hak ve özgürlükleri güvence altına alan ve emekçilerin haklarının korunduğu ve geliştirildiği gerçekten laik ve demokratik bir cumhuriyettir.

Tam anlamıyla Atatürk Cumhuriyetidir.

Halkın göstermelik ya da temsili olarak değil, gerçek anlamda egemen olduğu, insan hak ve özgürlüklerinin eksiksiz bir şekilde hayata geçirildiği, tüm bireylerin eşit haklar temelinde, özgür ve demokratik bir ülkede barış içinde bir arada yaşaması dileğiyle, Eğitim Sen olarak Cumhuriyetimizin 100. yılında hepinizi saygıyla selamlıyoruz.

Sendikamızın mücadelesi,

Ayrım gözetilmeden tüm yurttaşların tam hak ve eşitliğine sahip olmalarıdır.

Emperyalizmin esiri olmamış bir ülkedir.

Farklı kimlik ve inançların, baskı ve ayrımcılığa tabi tutulmadığı, her dilden, inançtan ve kültürden insanların gerçekten eşit ve özgür olarak yaşadıkları bir ülkedir.

Sendikamızın mücadelesi, işsizliğin, açlığın, sefaletin, baskı ve şiddetin değil; barışın, kardeşliğin ve özgürlüğün kol gezdiği demokratik bir ülkede yaşamanın mücadelesidir.

Yaşasın örgütlü mücadelemiz, Yaşasın Atatürk Cumhuriyeti.” Diye konuştu.

Etkinlik daha sonra müzik dinletisiyle devam etti.

Türkülerde Eğitim Sen Anamur Temsilcimiz Hale Hande Akay, Türk Sanat Müziği solisti Macit Arıs, Bağlamada Tayfun Taşkın, Gitarda Sıtkı Akay, Bas Gitarda Ahmet Demir ve Udi Mümtaz Şevki Onat’tan oluşan müzik grubu, etkinliğe katılanlara çok güzel bir gece yaşattı. Etkinliğin sonunda bir konuşma yapan Anamur Eğitim Sen Başkanı Hale Hande Akay; “Emeği geçen bütün arkadaşları kutluyorum.

Etkinliğimize katılan, Cumhuriyet Halk partisi Yönetimine, Sol Parti Yönetimine, Atatürkçü Düşünce Derneği yönetimine, Anamur Kültür Derneği yönetimine, MERÇED Anamur Temsilciliği’ne, Türk Eğitim Sen Yönetimine, Eğitim Bir Sen Yönetimine, Sağlık Emekçileri Sendikasına, Emekli Sen Yönetimine ve diğer tüm dostlara yürekten teşekkür ediyoruz.” dedi.

haberanamur0028haberanamur0064haberanamur0036haberanamur0019haberanamur0054haberanamur0045haberanamur0074

Yorum (0)

Konular:

KESK’E Bağlı Sendikalar: İnsanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz!

Tarih: 07 Temmuz 2023 Yazan: editor

EĞİTİM- SEN Anamur İlçe Temsilciliği, “Ne TÜİK’İN Sahte Enflasyonu, Ne İktidarın Refah Payı Aldatmacası. İnsanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz” dedi.

Ne TÜİK’İN Sahte Enflasyonu, Ne İktidarın Refah Payı Aldatmacası

İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK ÜCRET İSTİYORUZ!

KESK’E bağlı sendikaların üyeleri olarak ülke genelinde yine alanlardayız.

Alanlardayız. Çünkü insanca yaşama yetecek bir ücret istiyoruz.

Alanlardayız. Çünkü güvenli bir gelecek, güvenceli bir iş istiyoruz.

Alanlardayız. Çünkü büyükşehirlerde 12 bin TL’yi aşan ev kiralarını karşılayacak gücümüz kalmadı.

Alanlardayız. Çünkü TÜİK yaşadığımız hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı adeta bir kara delik gibi yutmaya devam ediyor.

Alanlardayız. Çünkü maaşlarımız, ücretlerimiz yıllardır hiç kimsenin, iktidarın kendisinin dahi inanmadığı TÜİK rakamlarına göre artırılıyor. Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan bu sanal rakamlar özellikle maaş zammı alacağımız dönemlerde daha da aşağı çekiliyor. Çarşıda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon 2 ise TÜİK bunu 1 puan gösteriyor.

Alanlardayız. Çünkü bunun son örneğini yaşadık. TÜİK bugün Haziranda enflasyonun aylık yüzde 3,92 yıllık yüzde 38.21 olduğunu açıkladı. Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyonun ise yüzde 19.77 olduğunu açıkladı.

Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre ise enflasyon Haziranda aylık yüzde 8,54 altı aylık yüzde 50,53 yıllık yüzde 108,58 artmıştır.

Hem TÜİK’İN hem de ENAG’IN rakamları ortada. Buradan başta ücretli kesimler olmak üzere hayat pahalılığını, zam yağmurunu her gün iliklerine kadar yaşayan tüm vatandaşlara soruyoruz. Bunlardan hangisi sizin enflasyonunuz? Hangisi daha inandırıcı?

İşte bunun için alanlardayız. Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler yıllardır “işçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücrete ezdirmedik” nutukları atıyor. Oysa bizi iktidarın siparişi ile açıklanan TÜİK’in sahte enflasyon rakamları değil, yaşadığımız gerçek enflasyon, hayat pahalılığı eziyor. Rakamlar ortada. Bizi enflasyona daha nasıl ezdireceksiniz?

Alanlardayız. Çünkü yandaş konfederasyon yöneticilerinin her toplu sözleşmede iktidarın belirlediği hedef enflasyon rakamlarına imza atmasından bıktık. Yetmezmiş gibi TÜİK rakamlarına göre bile her altı ayda enflasyon farkı oluştuğu halde “tarihi başarı”, “bütçeden hakkımızı, refahtan payımızı aldık” gibi nutuklar atılmasından usandık.

Alanlardayız. Çünkü 15 derecenin 1. Kademesinde bekâr bir kamu emekçisinin eline geçen 10 bin 450 TL çoktan açlık sınırının altında kaldı. İktidarın buna 925 TL çalışmayan eş ve 325 TL tutarındaki iki çocuk yardımını ekleyerek 11 bin 800 TL olarak gösterdiği en düşük kamu emekçisi maaşı ise şimdilik açlık sınırının bir tık üzerine denk geliyor. Emekli kamu emekçileri ise açlık sınırının iki bin TL altında bir rakamla ayın sonunu getirmeye çalışıyor.

Alanlardayız. Çünkü Türkiye tüm çalışanlar için bir asgari ücretliler ülkesine çevrilmiş bulunuyor. On yıl önce asgari ücretin 2,5 katı olan en düşük kamu emekçisi maaşı haziran itibari ile 8.506 TL olan asgari ücretin 1,2 katına indi. Yine on yıl önce asgari ücretin 3 katını aşan ortalama kamu emekçisi maaşı asgari ücretin 1,5 katına indi.

Alanlardayız. Çünkü iktidarın seçimlerden önce verdiği “en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak” sözünün üzerinden 55 gün geçti. Ama 55 gün önce önemli bir artış gibi gözüken rakam hızla erimeye devam ediyor.

Türk lirası sadece son 55 günde dolar karşısında %25 değer kaybetti. 55 gün önce bir dolar 19,5 TL iken bugün 26 TL’nin üzerine çıktı. 55 gün önce vaat edilen 22 bin TL ile bin 128 dolar alınıyordu. Bugün ise 846 dolar alınabiliyor.

İşin özü kamu emekçileri, emeklileri olarak yıllardır ne bütçeden hakkımızı ne de refahtan payımızı alabiliyoruz.

21 yıldır iktidarda olan AKP, her fırsatta büyüme rakamları ile övündü. Ama seçim süreci yaşadığımız son döneme kadar bir kez olsun o büyüme rakamlarını emeği, alın teri ile yaratanlara, bizlere refah payı vermeye yanaşmadı.

2022’nin ilk altı ayı için “%2,5 refah payı veriyoruz” dediler. Ama bunu bile izleyen altı ayın enflasyon farkından düştüler. Ardından gerçek enflasyonun yarısına denk gelmeyen TÜİK enflasyonunun üzerine beş on puan ekleyerek “refah payı veriyoruz” oyununa başladılar.

Bu yılın Ocak-Haziran dönemi için maaşlarımızda toplu sözleşme artışı, enflasyon farkı, %13 refah payı toplamı olarak %30 artış yapılmasını büyük bir lütuf gibi gösterdiler. Oysa ENAG o altı ayın enflasyonunun %39 olduğunu, yani övünülen artışın gerçek enflasyonun 9 puan altında kaldığını açıklamıştı. İktidarın sanki babasının kesesinden bağışlıyormuş gibi övündüğü, yandaş konfederasyon yöneticilerinin ayakta alkışladığı %30’luk artış çoktan eridi.

Bugün aynı oyun “en düşük kamu emekçisi maaşı 22 bin TL’yi bulacak” vaadi ile sürdürülmek isteniyor. Üstelik söz konusu artışın tüm kamu emekçilerine, emeklilere adil bir şekilde yansıyıp yansımayacağı hala belli değil. Konuya ilişkin yasa teklifinin meclise sunulması bekleniyor.

Buradan tüm kamu emekçilerine sesleniyoruz. Gelin yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’İN sahte enflasyon rakamlarına, ne iktidarın refah payı aldatmacasına kanmayalım. Yandaş basının müjde haberlerine itibar etmeyelim.

Önümüzdeki günlerde verilen söz yerine getirilse dahi TÜİK sahte enflasyon rakamları açıklamaya devam ettikçe, adaletsiz gelir vergisi dilimleri sürdükçe, TL döviz karşında değer yitirdikçe bugün yüksek gibi görünen maaş artışları yarın yine sefalet düzeyine inecek.

Tek çözüm insanca yaşamaya yetecek ücret mücadelesini yükseltmekten geçiyor.

Bunun için en düşük kamu emekçisi maaşı temmuz ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım ve yakacak yardımı gibi sosyal yardım kalemleri ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.

Bu rakam her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmeli, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamları refah payı olarak eklenmelidir.

Gelir vergisi birinci dilim oranı %15 ten %10’a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlar-ücretler birinci vergi diliminde sabitlenmelidir.

Seçim öncesi verilen kira yardımı, mülakatın kaldırılması sözlerinin gereği zamana yayılmadan hemen yerine getirilmelidir.

Bizler yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz.

Bizler ulufe değil, grevli gerçek bir toplu sözleşme düzeni istiyoruz!

İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz.

KESK’E bağlı sendikaların üyeleri olarak tüm kamu emekçilerini, emeklileri yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz

ANAMUR EĞİTİM- SEN İLÇE TEMSİLCİLİĞİ

ANAMUR SAĞLIK EMEKÇİLERİ SENDİKASI İLÇE TEMSİLCİLİĞİ

haberanamur003

Yorum (0)

Konular:

Eğitim Sen’den Laiklik Vurgusu

Tarih: 17 Haziran 2023 Yazan: editor

Eğitim Sen Anamur temsilciliğinden, eğitimde Laiklik Vurgusu

Eğitim Sen Anamur temsilciliğinin yazılı açıklaması;

“Laikliği ve Laik Eğitimi Hedef Alan Politika ve Uygulamalara Derhal Son Verilmelidir!

Türkiye’de siyasi iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda, dini kural ve referanslara göre biçimlendirme isteği yetkili konumlardaki kişiler tarafından sıklıkla ifade edilmiştir, çeşitli uygulamalarla bu istek yaşama geçirilmiştir. Son yıllarda, Millî Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı, dini vakıf ve dernekler arasında çok sayıda iş birliği protokolü imzalanmıştır. Bu ortak projeler üzerinden eğitimi dinselleşme süreci hızlandırılmış, doğrudan laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar hayata geçirilmiştir.

Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullar ve imam hatip okulları, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı il/ilçe spor müdürlükleri/gençlik merkezleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet Gençlik Merkezleri iş birliğinde yürütülmekte olan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi kapsamında bir süredir ülke çapında toplantılar yapılmakta ve çeşitli kararlar alınmaktadır.

ÇEDES projesinin amacı “Öğrencilerimizin millî, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerimizi benimseyen, koruyan, geliştiren ve kendi yaşantılarında inşa eden fertler olmalarına, çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış, bu donanımı insanlık hayrına sarf edebilen, bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı, aklıselim, kalbi selim ve zevki selim sahibi, bedensel ve sosyal bakımdan dengeli bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlamak” olarak ifade edilmektedir. Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES projesi, etkin bileşeni din referanslı kurumlar olması nedeniyle laik-bilimsel eğitim anlayışına ve eğitim bilimlerine aykırı bir çerçevede hazırlanmış ve uygulanmaya başlamıştır. Bu proje kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı hem programa katkı sağlayan hem de “temsilci öğretmen” kanalıyla öğrencileri bulan ve kamu mekânlarını kullandıran kurumlar olarak işlev görmektedir.

Öğrencilere milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerimizin benimsetilmesi amacıyla tüm lise, ortaokul, ilkokul ve anaokulları ile il merkezi ve ilçelerde bulunan tüm cami ve Kur’an kurslarını” kapsayan proje, milli eğitim müdürlükleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı il müftülükleri aracılığıyla okullara öğrencilerin sözde ‘manevi gelişimini desteklemek’ amacıyla ‘manevi danışman’ görevlendirmelerinin önünü açmaktadır. Bu bağlamda pedagojik eğitimi bulunmayan vaiz, imam hatip, Kur’an kursu öğreticileri, İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere çeşitli illerde görevlendirilmeye başlanmıştır. Protokolde ifade edildiği biçimiyle, “öğrencilerin moral ve motivasyonlarını artırıcı rehberlik hizmetlerinde bulunan” ‘manevi danışmanlara atfedilen kimi işlevler dört yıllık eğitim fakültesi mezunu psikolojik danışmanlarla, zaten yıllardır sürdürülmektedir.

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 56. maddesine göre, “Eğitim ve öğretim hizmetinin, bu kanun hükümlerine göre Devlet adına yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur.” ÇEDES projesi, 1739 sayılı kanuna aykırı olarak eğitim hizmetinin yürütülmesini, gözetilmesini ve denetlenmesini Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile paylaşarak gözetim, yürütme ve denetim görevini ihlal etmektedir. MEB, böylece okulların çocuğun üstün yararı ve kamu yararına işlev görme niteliğini sekteye uğratmaktadır. Yine ÇEDES projesi, öğrencilerin hem okulda hem de okul dışı ve yaz tatillerinde geçirdiği zamanları ele geçirerek okulu ve öğrencileri dini referanslı eğitim anlayışı ile siyasallaştırmaktadır. Sorumlu kurumlarca yeterince denetlenmeyen, kamusal alana açık olmayan bu alanlarda çocuğa yönelik yaşam hakkı ihlali, fiziksel şiddet, ekonomik şiddet ve çocuk ihmali ve istismarı olaylarını kamuoyu yakından gözlemlemiştir.

Eğitimin bütün kademelerinde eğitimin niteliğini yükseltmek, çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için somut adımlar atılması gerekmektedir. Ancak MEB, bugüne kadar yaptığı gibi, din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda “tek din, tek mezhep” yaklaşımıyla hareket ederek okullarda öğrencilere dini ve manevi değerleri aktarmayı kendisine görev edinmiştir. ÇEDES projesi, iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hiçbir toplum birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı ‘manevi değerleri’ benimsemiş insanlardan oluşmamaktadır. Laiklik anlayışı gereği farklı, inanç, düşünce ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inancın benimsediği manevi değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması doğru bir uygulama olmadığı gibi, farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatma ve ayrımcılıktır.

Eğitim kurumlarının herhangi bir şekilde dini içerikli proje ve etkinliklerin mekânı haline getirilmesinin okullara ve eğitim sistemine olumlu anlamda en küçük bir katkısının olmadığı açıktır. Okullarımız, farklı inanç gruplarının her birinin eşit değerde görülmesi gereken, hiçbir öğrencinin inancı ya da felsefi düşüncesi nedeniyle ayrımcılığa uğramadığı kurumlar olmak zorundadır. Öğrencilerin inancı ya da kimliği nedeniyle ötekileştirilmesine ve ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya kalmasına neden olacak her türlü girişime son verilmelidir.

Laikliğin varlığı, din ve mezhep farklılıkları üzerinden farklı inançtan ve mezhepten insanların birbiriyle çatışmalarına son vermek, her inancın kendisiyle ve diğer inançlarla eşit haklar temelinde ilişki kurmasını güvence altına almak açısından önemlidir. Değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda “eşit yurttaş” olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşmasına, günlük yaşamın her alanında okulda, üniversitede, iş yerinde, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamasına bağlıdır. ÇEDES projesi bu yönüyle hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırılıklar içeren bir düzenlemedir.

Türkiye’de eğitim politikalarının merkezinde yer alan “tek din, tek mezhep” anlayışının, farklı kimlik ve inançlara karşı önyargıları diri tutan ve milliyetçilik temelinde yükselen resmî ideolojiyi besleyen ‘manevi değerler eğitimi’ uygulamasının okullardan başlayarak ülkede yaratılan kutuplaştırmayı derinleştirmesi kaçınılmazdır. Böylesi bir uygulama hem çocukların sağlıklı gelişiminin hem de eğitim sisteminde eşit, özgür ve bilimsel düşüncenin ilerlemesinin önünde önemli bir engeldir.

Milli Eğitim bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı, bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçmelidir.

Çocuklarımız, ÇEDES ve benzeri projelerle siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerinin parçası haline getirilemez! Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu birlikte tavır almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz.

Aşağıda isimlerini belirttiğimiz kurumlar olarak okulların dini referanslı faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için yürüttüğümüz mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz”.

ANAMUR EĞİTİM SEN İLÇE TEMSİLCİLİĞİ

haberanamur0053

Yorum (0)

Konular:

Eğitim Sen dayanışma gecesi düzenledi

Tarih: 17 Kasım 2018 Yazan: editor3

17-kasim-2018021Eğitim Sen Anamur Temsilciliği, dayanışma yemeği düzenledi.
Eğitim Sen Anamur Temsilcisi Doğan Tekin, yemekte yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Eğitim Sen Mücadelesine destek olmuş ve Eğitim Sen’e gönül vermiş emekten mücadeleden ve demokrasiden yana olan bütün dostlarımız hoş geldiniz.
EMEKÇİLERE EKONOMİK VE SİYASİ BASKI ARTIYOR
Eğitim Sen Büyük bir ailedir. Son seçim sonrası emekçiler üzerinde uygulanan ekonomik ve siyasi baskı her geçen gün artarak devam etmektedir. Eğitim Sen her dönemde olduğu gibi bu süreçte de devrimci ve mücadeleci tavrını sürdürmüş ve sürdürmeye devam edecektir. Son zamanlarda ülkemizde yaşanan baskı ve zulme karşı dimdik ayakta durmakta ve güçlü bir dayanışma örneği göstermektedir. AKP hükümetinin Olağanüstü hal ve Kanun hükmünde kararnamelerle Semekçiler üzerinde uyguladığı baskıya rağmen hiçbir arkadaşımız sahipsiz kalmamış Eğitim Sen ve Eğitim sen dostları tarafından her konuda desteklenmiştir. Çünkü biz bir aileyiz.
DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA GELENEĞİMİZDE VAR
Eğitim Sen güçlüdür. Haksızlıklara karşı direnme, emekçilerin haklarını koruma, dayanışma, yardımlaşma Eğitim SEN’in TÖS’lerden TÖBDER’lerden günümüze kadar uzanan geleneğinde vardır. Eğitim Sen gücünü geçmişten bu güne uzanan onurlu mücadelesinden almaktadır.
KRİZİN SEBEBİ EMEKÇİLER DEĞİLDİR
İktidar sahipleri yaşanan ekonomik krizin bedelini emekçilerin sırtına yüklemeye çalışıyorlar. Bu krizin sebebi emekçiler değildir. 2017 yılında imzalanan toplu sözleşme geçerliliğini yitirmiştir. Emekçilere ocak ayı beklenmeden maaşlarına zam yapılmalıdır.
EĞİTİMDE YANLIŞ POLİTİKALAR UYGULANIYOR
Eğitim öğretimde uygulanan yanlış politikalar yüzünden tahribat her geçen gün artarak devam etmektedir. Cinsiyetçi, ırkçı ve piyasacı uygulamalar yüzünden bir nesil yok olup gitmektedir.
Eğitim Sen’li öğretmen laik, bilimsel, eşit ve özgür eğitimden yanadır. Bu kapsamda mücadelesini sürdürecektir. Gün birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Yaşasın Eğitim Sen, yaşasın örgütlü mücadelemiz.”
EMEKLİ ÜYELERE PLAKET
Dayanışma gecesinde emekli olan üyeler Yüksel Gümüş, Zeki Taş, Ramazan Kızılay ve daha önce ilçe temsilciliği görevinde bulunan Mustafa Bakır’a plaket takdim edildi.17-kasim-201801517-kasim-201802417-kasim-201802517-kasim-201801717-kasim-201801817-kasim-201802217-kasim-201802317-kasim-2018016

Yorum (0)

Konular: ,

Erdal Güney?e yoğun ilgi

Tarih: 16 Mayıs 2016 Yazan: editor3

16-mayis-20165r5x004Anamurlu ünlü sanatçı Erdal Güney, Eğitim Sen Anamur Temsilciliği?nin sanatsal etkinlikleri kapsamında Apollo Garden?da konser verdi.

Sendika üyeleri ve vatandaşlar konsere yoğun ilgi gösterirken, sanatçının ailesi de konseri izledi. Sendike yönetim kurulu üyesi Çiler Apaydın, açılış konuşmasında ?Ülkemiz hızla Suriyelileştirilirken laikliği Anayasa?dan silme çalışmaları ortaya çıktı. Laiklik demek, burada bu konseri verebilmektir, özgürlük demektir. Laiklik ve demokrasi birbirinden ayrılamaz. Laiklik kalkarsa neler olacağını hepimiz biliyoruz? dedi.

Apaydın, Anamur?da da Suriyeli sorunu oluştuğunu belirterek, derhal bir çözüm bulunarak kötü gelişmelerin önlenmesi gerektiğini kaydetti.

Eğitim Sen Temsilcisi Ali Tuna ve yönetim kurulu üyelerinin misafirlerle yakından ilgilendiği gecede, sahneye çıkan ünlü sanatçı Erdal Güney ise memleketinde olmanın kendisine mutluluk verdiğini ifade ederek, ?Erdal Güney ve Forantası Anamur?da? sloganına da açıklık getirerek, ?Müzisyen arkadaşlarımla yıllardır beraberiz. Onlar benim ailem oldular. O yüzden böyle bir slogan düşündük. Horanta ile Foranta kelimeleri aynı anlama geliyor ve bölgemizde kullanılıyor. Ben Foranta?yı kullandım? diye konuştu.

Güney?in seslendirdiği birbirinden güzel şarkı ve türkülere, mekanı dolduran vatandaşlar tarafından eşlik edildi. Sanatçının annesi Zerrin Güney, sahneye çıkarak oğluna çiçek verirken, babası Ekrem Güney de dinleyiciler arasında yer aldı. Bu jest karşısında duygulanan sanatçı, ?Annem ve babam kendimi müzikle ifade etmek istediğimde bana destek verdiler. Onlara teşekkür ediyorum? dedi.

Konserin sonunda Eğitim Sen Temsilcisi Tuna, Güney ve arkadaşlarına gecenin anısına çiçek sundu.16-mayis-20165r5x01216-mayis-20165r5x00816-mayis-20165r5x01016-mayis-20165r5x00716-mayis-20165r5x00916-mayis-20165r5x01116-mayis-20165r5x013

Yorum (0)

Konular:

Eğitim Sen’den 8 Mart etkinliği

Tarih: 10 Mart 2016 Yazan: editor3

xxylpaahprrlpf009Eğitim Sen Anamur Temsilciliği, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir dizi etkinlik düzenledi.

Sendika binası önünde toplanan üyeler, ellerinde pankartlar ve resimlerle özellikle kadına yönelik şiddeti protesto ettiler. Sendike yöneticilerinden Çiler Apaydın, günün anlam ve önemini belirten konuşmasında, kadınların başta şiddet olmak üzere yaşadığı sorunları gündeme getirdi. Kadın erkek ayrımcılığına son verilmesini isteyen Apaydın, çalışan kadınların iş hayatında karşılaştıkları sorunların çözülmesi gerektiğini kaydetti.

Etkinliklerin akşam bölümünde ise slayt gösterimi, şiirler ve konuşmalar ile müzik dinletisi yer aldı. Etkinliklere sendikanın Anamur Temsilcisi Ali Tuna, yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda sendika üyesi katıldı.xxylpaahprrlpf010xxylpaahprrlpf011xxylpaahprrlpf012xxylpaahprrlpf013

Yorum (0)

Konular:

Eğitim Sen’den 8 Mart etkinlikleri

Tarih: 06 Mart 2016 Yazan: editor3

xxylpaaprrlpf006Eğitim Sen Anamur Temsilciliği, 8 Mart Kadınlar Günü dolayısıyla bir dizi etkinlik gerçekleştirecek.

Eğitim Sen Anamur Temsilcisi Ali Tuna ile yönetim kurulu üyeleri Doğan Tekin ve Veli Erdam, gazetimizi ziyaretlerinde yaptıkları açıklamada, 8 Mart Salı günü, ilk olarak sendika binası önünde toplanarak saat 12.30?da basın açıklaması yapacaklarını söylediler.

Ardından akşam da sindika binasında 8 Mart Kadınlar Günü ile ilgili bir program yapacaklarını belirten sendika yetkilileri, saat 19.00?dan itibaren başlayacak programda, günün anlam ve önemini belirten konuşmalar, slayt gösterimi ve müzik dinletisinin yer alacağını kaydettiler.

Yorum (0)

Konular: ,

Eğitim Sen ve Eğitim İş’ten basın açıklaması

Tarih: 25 Eylül 2014 Yazan: editor3

nhjfvklsxb002Özellikle rant alanı yüksek olan okullardaki müdür atamaların tamamına yakınının Eğitim Bir Sen üyesi olması, iktidarın bir süredir gündeminde olan arazisi değerli okulların satılması ile ilgili planlarını daha kolay hayata geçirebilmesi açısından önemlidir.

Eğitim yöneticileri değerlendirme sonuçlarına göre görevden alınan ve görev süresi uzatılan okul müdürlerinin sendikal aidiyetine bakıldığında, tarihin en büyük siyasal kadrolaşma hareketi ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılmaktadır.

KAMU KAYNAKLARININ ÖZEL OKULLARA AKTARILMASI

12 yıldır, devlet okulları sorunları ile baş başa bırakılırken, her fırsatta özel okullara yönelik teşvik politikaları uygulanmıştır.

Özel okulların yıllardır doğrudan kamu kaynaklarıyla desteklenmesinin arkasında, eğitimde yaşanan ticarileştirme sürecini hızlandırmak ve paralı eğitimi yaygınlaştırmak vardır.

Bugüne kadar özel okullara vergi teşvikleri ve çeşitli kalemlerde indirimler yapılmış, devlet okullarının talepleri dikkate alınmazken, özel okulların istekleri hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından anında yerine getirilmiştir.

Halktan toplanan vergilerin özel okullara ?öğrenim desteği? adı altında aktarılması, her şeyden önce herkese eşit ve parasız eğitim hakkının ihlali anlamına gelmektedir.

Devlet okullarında çoğu taşeron şirket personeli binlerce yardımcı hizmetli çalıştırılırken, velilerden temizlik, spor vb. adlarla birçok kalemde para toplanıp eğitimin tüm yükü velilerin sırtına yüklenmektedir.

Yapılması gereken, kamusal kaynakların yine kamusal bir hak olan eğitim için, özel çıkarlar değil, toplumsal çıkarlar gözetilerek değerlendirilmesi ve sadece eğitimde değil, bütün alanlarda kamu harcamalarının payının arttırılmasının sağlanmasıdır.

ZORUNLU ROTASYON VE ADAY ÖĞRETMENLERE SÖZLÜ SINAV

Geçtiğimiz günlerde TBMM?de kabul edilen torba yasa ile öğretmenlere zorunlu rotasyon (yer değiştirme) ve aday öğretmenlerin asli kadrolara geçirilirken sözlü sınav uygulamasının önü açılmıştır.

Eğitim Bakanlığı, pek çok konuda olduğu gibi zorunlu rotasyon ve aday öğretmenlere sözlü sınav konusunda dayatmacı tutumunu sürdürmekte, öğretmenlerin ve sendikaların bu konudaki eleştiri ve önerilerini dikkate almamaktadır.

Eğitimde zorunlu rotasyon uygulamasının önce il içinde başlatılması beklenmektedir. Büyükşehirlerin sınırlarının son derece genişlediği bir dönemde açıkça ?il içi sürgün? anlamına gelmektedir.

On binlerce eğitim emekçisinin aile ve okul yaşantısını alt-üst edecek olan zorunlu rotasyon uygulaması kabul edilemez. Eğitimde, hiçbir gerekçe eğitim emekçilerini okuttuğu öğrencisinden, ailesinden, oturduğu mahallesinden kopararak zorla başka bir işyerine sürgün göndermesini haklı çıkaramaz.

Öğretmenlere zorunlu rotasyon uygulaması halinde eğitim sisteminin yeni bir kaos ile karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. MEB?in görevi, eğitimde 4+4+4 dayatmasında olduğu gibi, attığı her adımda, eğitim emekçilerini mağdur etmek değil, onların yaşadığı sorunlara kalıcı çözümler üretmek, eğitimcilerin ve sendikaların taleplerini dikkate almaktır.

Öğretmenler açısından açıkça ?sürgün? anlamına gelen ve pek çok yönden istismar edilebilecek ?zorunlu rotasyon? uygulaması asla gündeme getirilmemelidir. MEB, öğretmenleri kendi istekleri dışında zorunlu rotasyona tabi tutmak yerine, gönüllülük ve teşvik esasına dayalı çözümler üretmeye çalışmalıdır.

Aday öğretmenlere sözlü sınav uygulaması, iş güvencemizin elimizden nasıl adım adım alınmaya çalışıldığının görülmesi açısından önemlidir.

TEOG İLE ÖĞRENCİLERİN ÖZEL OKUL, MESLEK LİSESİ, İMAM HATİP LİSELERİ VE AÇIK LİSEYE MAHKÛM EDİLMELERİ

Eğitimde 4+4+4 dayatmasının kaçınılmaz bir sonucu olarak liseler, tıpkı ilkokul ve ortaokullar gibi mevcut sistemin ve onun koruyucusu olan siyasi iktidarın ekonomik-siyasal çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırılırken, öğrencilerimiz özel liselere, meslek liselerine, imam hatip liselerine ve açık liselere yönlendirilmiştir.

TEOG yerleştirmeleri sürecinde defalarca uyarmamıza rağmen göz göre göre yapılan yanlışlar sonucunda çok sayıda öğrenci belki de hiç gitmek istemeyeceği bir lise türüne otomatik olarak yerleştirilmiştir. TEOG?da tercih yapmayan 134 bin öğrenciden 94 binin meslek, 40 binin imam hatip liselerine otomatik olarak yerleştirilmiş olması MEB?in dayatmacı politikalarının son örneği olmuştur.

MEB, önce tercih yapmayan öğrencilerin adreslerine en yakın okula yerleştirileceklerini açıklamış, ancak bazı illerde öğrencilerin evlerinden 100 km, hatta 150 km uzaklıktaki okullara yerleştirildiği görülmüştür.

Kaydı otomatik olarak imam hatip liselerine yapılan öğrencilerin içinde gayrimüslim öğrencilerin bulunması, sorunun ne kadar ?ciddiyetle? ele alındığının göstergesidir.

Liselerde kontenjan sorununun çözülmemesi durumunda öğrenciler ya ekonomik koşullarını zorlayarak özel liselere yönelecek ya da istemediği bir okulda okumaktansa açık liseye yönelerek örgün eğitimin dışına itilmiş olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı bu rezaletin hesabını vermelidir.

PERSONEL AÇIKLARI VE ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLER SORUNU

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğretmen atamalarına yönelik olarak 109 alanda belirlenen kadro kontenjanlarını açıklamıştır. Bakanlığın Eylül ayı içine 40 bin öğretmen, bin hizmetli atayacak olması, yıllardır ciddi bir sorun olan öğretmen atamaları ve personel açıklarının bu yıl da kapatılmayacağını göstermektedir.

Yıllardır atama bekleyen, ancak siyasi tercihler nedeniyle yeteri kadar atama yapılmaması nedeniyle ataması yapılmayan öğretmenler büyük bir stres içine itilmekte, intiharlara kadar varan olumsuz sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bugüne kadar ataması yapılmadığı için 40?ın üzerinde işsiz öğretmen intihar etmiştir.

Eğitimde 140 bin öğretmen açığı bulunmakta, okulların büyük bölümünde yardımcı hizmetli istihdamı taşeron şirketler ya da İŞKUR tarafından gönderilen ?geçici personel? ile sağlanmaktadır. MEB?in giderek büyüyen öğretmen ve yardımcı hizmetli açıkları ile ilgili olarak kalıcı çözümler üretmek yerine her yıl sınırlı sayıda atama yapması, eğitimde zaten sorunlu olan işleyişi daha da zorlaştırmaktadır.

KAMUSAL, BİLİMSEL, DEMOKRATİK VE LAİK EĞİTİM

Eğitim sisteminin, eğitim ve bilim emekçilerinin yıllardır birikerek artan sorunları sürekli artmakta, her eğitim-öğretim yılı giderek ağırlaşan sorunlar ve çelişkiler eşliğinde açılmıştır.

Siyasi iktidar eğitim sistemini kendi dünya görüşüne göre yeniden biçimlendirmeye çalışırken, eğitimin sorunlarına kalıcı çözümler üretmekten çok, her alanda dayatmacı bir tutum izlemektedir.

Türkiye gibi farklı inanç gruplarının, dinlerin, mezheplerin olduğu çok dilli ve çok inançlı bir toplumda din eğitiminin öğrencilere yıllardır ?tek din, tek mezhep? anlayışı üzerinden dini eğitim dayatılmaktadır.

Zorunlu din dersi ve ?zorunlu seçmeli? din dersleri dayatmalarına ek olarak, liselere ibadethane açılmasının zorunlu hale getirilmesi, okullarda yeni ayrışmaların, kutuplaşmaların ve gerginliklerin habercisidir.?nhjfvklsxb003nhjfvklsxb001nhjfvklsxb004nhjfvklsxb006

Yorum (0)

Konular: ,

Eğitim Sen’den dayanışma yemeği

Tarih: 03 Haziran 2014 Yazan: editor3

pic52pwr005Eğitim Sen Anamur Temsilciliği, dayanışma yemeği düzenledi.

Ören?deki yemekte konuşan Temsilci Gürkan Temiz, şunları kaydetti:

?Öncelikle yıldönümünü yaşadığımız gezi parkı eylemlerinde hayatlarını kaybeden geçlerimizi anmak istiyorum. Sadece özgürlüklerimize dokunma diyen gençlerimizin sert müdahalelerle susturulmaya çalışılması hükümetin demokrasinin, özgürlüklerin neresinde olduğu bize göstermektedir.

Eğitim-Sen?in mücadele tarihi, sadece eğitim ve bilim emekçilerinin sendikal örgütlenmelerinin değil ülkenin; demokratikleşmesi, cinsiyete, etnik kökene, dinsel, mezhepsel kimliklere dayalı ayrımcılığın son bulması ve toplumsal barışın inşa edilmesi mücadelesinin de tarihidir. Bu tarihsel misyonla sendikamız gezi eylemlerinin de merkezinde olmuştur.

Hükümet; son dönemde yaptığı değişiklikler ile eğitimde yıllardır uygulanan piyasa merkezli politikaların ve siyasal kadrolaşma hamlelerinin çok daha ilerisini hedeflemiştir.  Dershanelerin kapatılması bahanesi üzerinden bir taraftan kamu kaynakları ile özel okulların doğrudan desteklenmesini getirirken, diğer taraftan sayıları 100 bini bulan eğitim yöneticilerine yönelik tarihin en büyük ve en kapsamlı tasfiye planını yapmıştır. Yapılan bu düzenlemeler ile eğitim çalışanlarının iç barışı büyük bir yara almış, geri dönülmesi güç kutuplaşmalar ortaya çıkmıştır.

Dünden bugüne savunduğumuz, uğrunda bedeller ödediğimiz değerler bir kez daha önem kazanmış, haklılığımızı ortaya koymuştur. İleri demokrasi, özgürlük vaatleriyle kendisine meşruiyet kazandıran siyasal iktidar, demokrasiyi ortadan kaldırmaya girişmiştir. Kendisinden olmayanlara tahammül edemediğini yaptığı düzenlemeler ve atamalarla sürekli olarak göstermiştir. Yapılan düzenlemeler AKP nin demokrasiyi seçme ve seçilme hakkından ibaret gördüğünün, mağduru oynadığı dönemlerde özenle savunduğu kişi hak ve özgürlüklerine bakışının gücü eline almasıyla değiştiğinin yada her zaman vurguladığımız gibi bu konularda samimi olmadığının göstergesidir.

12 yıllık AKP iktidarı döneminde iş cinayetlerinde 12 bini fazla işçi yaşamını yitirmiştir. Soma`da yaşanan katliam, bugüne kadar yaşanan iş cinayetlerinin en son ve en acı halkası olmuştur.

Eğitim ve bilim emekçileri bugün yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiştir. Dünya ülkeleri ile kıyaslandığında aldığımız ücretler bırakın AB ülkelerini gelişmekte olmakla kandırılan ülkelerin dahi altındadır. Bu durum bizlerin toplum nezdinde itibar kaybına uğramamıza neden olmaktadır. İşbirlikçi sendika aldığı düşük zamla öğünerek bu gerçekliğin üstünü örtmeye çalışmaktadır.

Eğitim Sen, üstlendiği misyonla emek ve demokrasi mücadelesinde yılmamış, mücadeleyi her alanda yükselterek cevap olmuştur.

Bizim yerimiz her zaman olduğu gibi direnenlerin, mücadele edenlerin, emekten yana ezilenlerin, ötekileştirilenlerin yanıdır. Değerli Eğitim-Sen üyeleri ve sevgili dostlarımız, gün oldu çoğaldık gün oldu azaldık, ama asla teslim olmadık. Encümen-i Muallimden, TÖS?e, TÖB-DER?den Eğitim-Sen?e mücadelemiz, büyüklüğünü ortaya koymaktadır.

Ülkemizde solda yer alan tüm kesimlerin küçük siyasal farklılıklarını ikinci planda bırakarak emek eksenli sendikacılığı benimsemesi ve Eğitim Sen?de birleşmesi en büyük özlemimizdir.?pic52pwr004pic52pwr006pic52pwr007pic52pwr008pic52pwr009pic52pwr010pic52pwr012pic52pwr013pic52pwr014pic52pwr015pic52pwr016pic52pwr0161pic52pwr017pic52pwr018

Yorum (0)

Konular:

8 Mart Kadınlar Günü’nde yürüyüş düzenlenecek.

Tarih: 05 Mart 2014 Yazan: editor3

msjuyhxqg0158 Mart Emekçi Kadınlar Platformu, 8 Mart Kadınlar Günü dolayısıyla yürüyüş düzenleyecek.

Platform adına açıklama yapan Anamur Eğitim-Sen Anamur Temsilcisi Gürkan Temiz, 8 Mart Cumartesi günü saat 11.30?dan itibaren Eğitim Sen önünde toplanacağız. Buradan eski Cumhuriyet meydanına kadar yürüyeceğiz ve basın açıklaması yapacağız. 11 Mart 2014 tarihinde ise saat 19.00′da Atatürk Kültür Merkezi?nde 8 Mart konulu program düzenleyeceğiz. Etkinlikte, sinevizyon gösterimi, müzik ve şiir dinletileri ile skeçler yer alacak? dedi.

Eğitim Sen Anamur Yönetim Kurulu Üyesi Çiler Apaydın ise şunları söyledi:

“Bizler 8 Mart emek ve meslek örgütlerinden kadınlar olarak, 8 Mart mücadelesinin haklılığından aldığımız cesaret ve güç ile kapitalizmin ve onun erkek egemen zihniyetinin yarattığı ekonomik, siyasal ve sosyal kuşatılmışlığı kırmak, umut ve güven dolu onurlu bir geleceği kurmak, kaybettiklerimizi kazanımlara dönüştürmenin güçlü adımlarını örgütlemek için bir araya geliyoruz.?

Yorum (0)

Anket

Mersin - Antalya yolu tamamlandığında Anamur'a ne gibi faydaları olur?

  • Turizm yatırımları artar, turizm gelişir (45.0%, 513 Oy)
  • Göç alır, fayda değil zarar getirir (33.0%, 375 Oy)
  • Anamur'un il olmasına katkı sağlayabilir (12.0%, 134 Oy)
  • Tarım ürünleri kolay pazarlanır (10.0%, 116 Oy)

Toplam Oy: 1,139

Loading ... Loading ...

HAVA DURUMU

ANAMUR

İLETİŞİM SAYFALARI

Son Yorumlar

  • Mehmet Büyükarı: Işıklar içinde olsun… İlk kez Bulut’u...
  • Şeref Koz: Genç meslektaşımız Sevgi Kilunç’ı ve onun yetişmesine katkı...
  • Mahmut Gazi ÖZSOY: Haziran emekçiler için ne kadar hüzün dolu olsada yine...
  • Mahmut Gazi ÖZSOY:
  • Mahmut Gazi ÖZSOY: Emeği geçen tüm usta öğretici, kursiyer, idareci ve...
  • Vatandaş: Sayın Müdür Bey, Anamur Devlet hastahanesi yeni binasına...
  • Şeref Koz: Kim ne derse desin Anamur’da en çok çalışan CHP’liler...
  • Şeref Koz: Ruhu şad olsun. Sayın Fikri Sağlar’a ve ailesine başsağlığı...
  • Vatandaş: Biz toplum olarak şak-şak yalaka ve taklacılığını ekonomik,...
  • Abdullah Aydın: Emek en yüce değerdir.