1 Mayıs işçi ve emekçi bayramı tüm yurtta olduğu gibi Anamur’da da kutlandı.
Kutlamaya, KESK’e bağlı Eğitim-Sen, Büro Emekçileri Sendikası (BES), Sağlık Emekçileri Sendikası (SES)
Eğitim-İş, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), CHP, CHP Gençlik kolları,Vatan Partisi, ÖDP, Tez-koop-İş ve Akine köylüleri katıldı.
İşçilerin ve emekçilerin haklarının korunması yönündeki isteklerini attıkları sloganlarla dile getirdiler. Önce Anamur Otogar Yanındaki kavşakta toplandılar, buradan Atatürk bulvarı üzerinden Anamur Cumhuriyet Meydanına yürüdüler. Burada Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından Atatürk anıtına 1 Mayıs çelengi konuldu. Daha sonra Tertip komitesi adına Eğitim-İş Anamur şube temsilcisi Uğur İnan ve Eğitim-Sen Anamur şube temsilcisi Gürkan Temiz birer konuşma yaptılar. Konuşmalardan sonra müzik eşliğinde halaylar çekildi.
Eğitim-İş İlçe Başkanı Uğur İnan Konuşmasında;
1 Mayıs 1886 tarihinde işçiler, ilk kez günde 12 saat çalışmaya karşı 8 saat çalışma talebiyle ABD?de gösteriler yapmaya başlamış ve yine bu eylemlerde siyahların girmesinin yasak olduğu alanlara siyah ve beyaz işçiler kol kola girerek sınıf dayanışmasının en güzel örneklerini vermişlerdi. Pek çok üzücü olayın ve can kaybının yaşandığı bu gün, üç yıl sonra II. Enternasyonal tarafından ?1 Mayıs İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü?? olarak ilan edildi.
Kapitalizmin en çok korktuğu şey, ezilenlerin ve sömürülenlerin kendisine karşı birlik ve dayanışma içerisine girmesidir.
Bu nedenle sömürülerini devam ettirebilmek ve ezilenlerin bir araya gelmelerini önlemek için çeşitli politikalar geliştirmişlerdir. Bugün emperyalizm dünyanın dört bir yanında cirit atıyorsa, ezilen ulusları birbirine boğazlatarak akan kan üzerine sermaye oluşturuyorlarsa, sınıf dayanışmasını paramparça ediyorlarsa, emekçilerin 1 Mayıs 1886 tarihindeki sınıf dayanışmasından alacakları çok ders var demektir.
Tek kutuplu bir dünyanın hüküm sürdüğü günümüzde, emperyalist-kapitalist sistem, işçi sınıfının uluslararası dayanışmasını önlemek için kendi ülkelerindeki işçi sınıfına sömürülerinden pay vermekte ve sarı sendikacılığı örgütlemektedir. Ayrıca, sömürgelerindeki sınıf dayanışmasını etnik ve dinsel temelde bölerek örgütlü sınıf bilincini yok etmektedir.
Ülkemizde ise Cumhuriyetin bütün ekonomik kazanımları çok uluslu şirketlere ve onların yerli işbirlikçilerine peşkeş çekilerek tasfiye edilmekte, ardından siyasal ve hukuksal anlamda son darbeyi vurma hazırlıkları yapılmaktadır. Özgürlükler adı altında etnik ve dinsel kimlikler kaşınarak sınıf kimliği unutturulmaya, emperyalizme karşı duruş sergilemesi gerekenler emperyalizmin arkasına yedeklenmeye çalışılmaktadır.
Özelleştirme ve taşeronlaştırma ile esnek ve iş güvencesiz çalıştırma olağan hale getirilmekte, sendikasızlık yaygınlaştırılmış, emekçiler açlık ve sefalet ücretine mahkûm edilmektedir.
Kamu emekçilerinin ise 4688 Sayılı sahte sendika yasasıyla eli kolu bağlanmıştır. Ne yazık ki kamu emekçilerin örgütleri, hiçbir söz ve karar sahibi olmadıkları bu yasaya karşı da birlik ve beraberliklerini sağlayamamış adeta masada bir fazla koltuk kapma yarışına girmişlerdir.
Siyasal iktidar, emperyalizmin küresel politikalarının ekonomik ve siyasal gereklerini yerine getirmek için her türlü baskı ve sindirme çalışmalarını yürütmektedir. Oluşturduğu yandaş medya aracılığı ile topluma yanlış bilgiler vermekte, ideolojik olarak beyinleri yıkamakta, özel yetkili mahkemeler eliyle orta çağ karanlığının Engizisyon mahkemelerini aratmayan yargılamalar gerçekleştirmektedir. Bütün bunlar, ülkemizin açıkça faşizme doğru götürüldüğünün göstergeleridir.
Böylesine bir süreçte yüzü bağımsızlıktan, demokrasiden, özgürlükten yana olan tüm antiemperyalist kesimlerin kol kola girmeleri kaçınılmazdır.
Gün, etnik ve dinsel kimliklerin öne çıkarıldığı gün değil, tıpkı 1886 yılında olduğu gibi sınıf dayanışmasının öne çıkarılacağı; sömürgeciliğe karşı bağımsızlık bayrağının dalgalandırılacağı; emperyalizme karşı mazlum ulusların dayanışma içinde olacağı gündür. Bu amaçla;
? Baskıcı Faşizan Diktaya Dur Demek İçin,
? Emek ve Cumhuriyet karşıtı anayasaya hayır demek için
? 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değiştirilmesiyle, esnek, performansa dayalı ve güvencesiz çalışma tarzına dur demek için
? 4688 sayılı kanunla yürütülen toplu sözleşme aldatmacasına karşı grevli toplu sözleşme hakkımız için
? 4+4+4 yasası ile getirilen ırkçı, bölücü gerici eğitim sistemine dur demek için
? Sanata ve sanatçıya yapılan baskılara son vermek için
? Sözleşmeli Personel statüsü ve kölelik düzeni olan taşeron işçiliğe karşı durmak için
? İş cinayetlerine hayır demek için
? Özelleştirmeye dayalı talan ekonomisine son demek için
? Yargının iktidar güdümünden kurtarılıp bağımsız olması için
? Emperyalizm ve işbirlikçilerinin sözde ?çözüm süreci? adıyla yürüttüğü, ülkemizi parçalama projesine dur demek için
? Ülkemizin komşu bölge ülkelerine karşı savaşa sürülmesine dur demek için ,
? Rotasyon denen sürgün yasasına dur demek için,
? Özgür bir basın için
? Tam bağımsız bir yargı için,
Irkçılığa, gericiliğe, bölücülüğe ve her türlü faşizme dur demek için,
- Emperyalist politikaları, sömürüyü ve kapitalizmi yıkmak için,
- İşsizliği, yoksulluğu, güvencesiz istihdamı ve tekelci anlayışı ortadan kaldıracak, Milli Gelirin paylaşımında adalet ve eşitliğin sağlandığı sosyal devleti yeniden tesis etmek için,
- Feodal düzenin yıkıldığı, birlik ve beraberliğimizi güçlendirecek eşit, özgür, laik, demokratik, hukukun üstünlüğünün esas alındığı, emekten yana bir düzeni yaratmak için,
- Doğru tarım politikalarıyla üretici çiftçinin korunduğu, yerli üretimin ve üreticinin desteklendiği, yeniden kendi kendine yeten bir ülke için,
- Etnik kimlik ve mezhepsel ayrışmaya neden olacak, parlamenter demokrasi yerine tek adamlığı getirecek, gerici, bölücü, emek düşmanı yeni anayasa dayatmasına karşı durmak için,
- Halkımızın ve dünya halklarının baş düşmanı, savaş kışkırtıcısı, yağmacı emperyalizme direnmek için,
- Savaşa karşı, yurtta ve dünyada barışı savunmak için,
- Grevli, Toplu Sözleşmeli Sendikal hakların özgürce kullanılabilmesi için,
- Emekten yana ve emekçilerin haklı taleplerine duyarlı, ulusal bir iktidar için,
?
Tüm siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve halkımız,Bütün farklılıklarını bir kenara bırakıp, 7 haziranda AKP diktasından kurtulmak için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelerini istiyoruz. AKP’ nin olmadığı, olmayacağı 2016 1 Mayısında buluşmak üzere. Hepinizin bayramını kutlarım.
Yaşasın 1 Mayıs!” diye konuştu.
Eğitim-Sen Anamur temsilcisi Gürkan Temiz yaptığı konuşmada;
“Merhaba değerli arkadaşlarım,
Bugün burada yaşamlarını insanlığa adayanları hatırlamak boynumuzun borcudur. Emperyalizme karşı ?Tam Bağımsız Türkiye? diyen, Deniz?i Yusuf?’u, İnan?ı saygıyla selamlıyorum. Arkadaşlarıyla korkusuzca ölüme giden Mahirleri de saygıyla anıyorum. 77 de Taksim meydanında katledilen 34 emekçiye selam olsun. Buradan demokrasiyi, emeği ve emekçileri savunan ve bedel ödeyen tüm dünya emekçilerine selam olsun.
Emperyalist sömürüye başkaldıran örgütlü emekçiler, emekten yana olanlar, yasaklı tüm alanları özgürleştirmek için meydanlardayız. Emeğimiz için, alın terimiz için, yoksul halkın taleplerini haykırmak için buradayız.
1 mayıs bütün dünyada işçilerinin sınıf bilinci ile hayata uyandıkları gündür. İnsanın insan üzerindeki her türlü zulüm ve baskısına karşı mücadelesindeki dayanışmasını, milyonlarca emekçinin açlık, yoksulluk ve aşağılanmaya karşı sürdürdükleri mücadelelerini kutladıkları gündür. Bu büyük mücadelede iki dünya karşı karşıya duruyor: sermayenin dünyasına karşı emeğin dünyası; sömürünün ve köleliğin dünyasına karşı kardeşliğin ve özgürlüğün dünyası .
1 Mayıs işçi sınıfının en politik bayramıdır. Birilerinin demokratik bağışı değil, direnerek kazanılmıştır. Bizim için bu direniş meydanları önemlidir. En güzel mücadele meydanlarda verilir. En iyilerimizi meydanlarda kaybettik. Şimdi onların anısı için de bu meydanlardayız.
Sermayenin temsilcisi AKP iktidarı döneminde hazırlanan yeni çalışma yasaları ile emekçilerin kazanılmış hakları ellerinden alınıyor. Bir tarafta iktidar grevi yasaklamada ısrar ederken, her türlü hak arama çabası ve mücadelesi baskı ve şiddetle durdurulmak isteniyor. Yoksullar daha fazla yoksullaşmakta, zenginler ile yoksullar arasındaki uçurum hızla büyümektedir. Tüketim ürünlerine sürekli yapılan zamlar nedeni ile işsizlerin yoksulların muhtaç duruma düşürüldüğü, onurlarının kırıldığı bir barbarlık düzeni dayatılıyor. Kendilerine sarayları başkanlarına oyun konsollu yüzlerce bin liralık makam araçlarını layık görenler. Emekçilere yoksulluğu layık görmektedir.
AKP iktidarı iş yaşamında her türlü güvencesiz istihdam (ücretli, vekil, taşeron, geçici, 4-c, 50-d vb.) uygulamalarını gerçekleştirmiştir. İşçi sendikaları en büyük darbeyi yiyen sendikalar olmuştur. Grev hakkımız söz konusu dahi edilmemiştir. Yandaş sendika ile yapılan toplu pazarlamaları hep birlikte izliyoruz. Bu durum iş güvenliği olmayan işçi kardeşlerimizin 1 mayıs alanlarını biz kamu emekçilerine emanet etmesine yol açmıştır. İşçinin olamadığı işçi bayramları bizlere AKP iktidarının hediyesidir. Ama bizler biliyoruz 1977 de Paris de yaptığı son konuşmada;
Ezilen sınıfların sınıf kardeşliği en güçlü silahımızdan biridir. Dost ve düşman herkes bilsin ki kazanacağız. Mutlaka kazanacağız. Diyen Yılmaz Güney?in sesi hala kulaklarımızda.
Selam olsun en zor koşullarda bile onurlu duruşunu sürdüren siz mücadele insanlarına. 1 Mayıs işçi bayramınız kutlu olsun. Ne ezen, ne ezilen, sömürüsüz, Savaşsız bir dünya dileğiyle, Hoşça kalın”.