Konu Arşivi | "Mersin Çevre Derneği"

Konular:

Mersin Çevre ve Doğa Derneği basın açıklaması

Tarih: 20 Şubat 2015 Yazan: editor

Mersin Çevre ve Doğa Derneği bir basın açıklaması yaparak; Akkuyu ÇED raporunu  formalite olduğunu belirtti.

Basın açıklaması şöyle;

“AKKUYU ÇED RAPOR FORMALİTELERİ YERİNE GETİRMEK İÇİN HAZIRLANMIŞ OLUP,BİLİMSEL DAYANAĞI YOKTUR.

Çevresel etki değerlendirmesi (Çed),Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin Çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde,olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin,seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalardır.

Yapılması planlanan projeler hakkında yasal olarak  o bölgede yaşayan halka proje hakkında bilgilendirmek ve halkın proje hakkında görüşlerini almak ve bu görüşleri değerlendirmek gerekmektedir.Akkuyu Nükleer Santrali Çed raporu yasal formata uygun olarak yapılmamıştır.Çed Raporu Halkın Katılımı toplantısı 29.03.2012 tarihinde halkın yoğun protestosu nedeniyle yapılamamıştır.

Çed Raporuna sahte imza atılmıştır.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Türkiyeyi Akkuyu Çed raporunun şeffaf olmayışı, Dünyada denenmemiş bir teknolojinin uygulanacak  ve denetimin bağımsız kuruluşlar tarafından yapılmayacak oluşu gibi birçok konuları içeren bir raporla uyarmıştır.Ama bu uyarı raporunu da Türkiye gizlemiştir.

HALKIN İTİRAZLARI DİKKATE ALINMADI ve SÜREÇ ŞEFFAF YÜRÜTÜLMEDİ.

Yasal olmayarak yürütülen Çed raporu sürecine Mersin de Mersin Büyükşehir Belediyesi, Gülnar,Bozyazı, Silifke, Anamur,Erdemli,Yeşilovacık, Mezitli, Yenişehir,Akdeniz,Tarsus  Belediyelerinde Nükleer santralin yapılmaması gerektiğine dair belediye meclis ve İl Genel Meclisi  kararları alınmıştır.Ayrıca Mersin Merkez ve İlçelerinde Çed sürecinin hukuksuz sürdürüldüğüne ve Mersin halkının Nükleer Santral istemediğine dair, 200 bin imza toplanmıştır.Bu 200 bin imzanın içinde Akkuyu halkının dan yaklaşık 350 kişi imzalamıştır..Meslek Odalarının ve bilim insanlarının raporları,halktan toplanan imzalar ve meclis kararları  Çed sürecini yürüten Çevre ve Şehircilik Bakanlığına teslim edilmiştir.Fakat bu itirazların hiçbiri değerlendirmeye alınmamıştır.Yürütülen hukuksuz Çed Raporu sürecinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından oluşturulan İnceleme ve Değerlendirme Komisyonlarının 1. Ve 2. toplantı tutanakları,toplantıya katılan kurum görüşleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yazılan yazılara ve BİMERE yapılan şikayetlerin haklılıklarına rağmen kamuoyundan gizlenmiştir.

NÜKLEER SANTRALİN KURULACAĞI YER AÇISINDAN İTİRAZLAR

Akkuyu yer lisansı

Akkuyu Nükleer Santrali’nin (NGS) 1976 yılına ait yer lisansı, santralin kurulacağı bölgede yapılan son etüt çalışmalarıyla 38 yıl sonra güncellenerek onaylandı.?1976 yılında Akkuyu bölgesinin tercih nedenleri olan nüfus yoğunluğunun azlığı,tarım,turizm ve sanayi gibi sektörlerin gelişmemiş olması,o zamanın koşullarının teknolojik yetersizlikleri nedeniyle çok iyi araştırılamayan deprem açısından güvenli oluşu,iklim ve meteorolojik verilerin uygunluğu kriterleri günümüzde geçerliliğini kaybetmiştir.

Çed raporunda kabul edilen etki alanına giren Silifke,Gülnar ve Aydıncık nüfus bakımından çok yoğun,Mersinin en önemli Turizm ve Tarım bölgesidir.Küresel İklim Değişikliği Türkiye Durumuna bakıldığında Akdeniz bölgesi Küresel iklim değişikliğinden ve özellikle kuraklıktan en fazla etkilenecek bölge olduğu uzmanlar tarafından ifade edilmektedir.

Deprem uzmanı Prof.Dr. Ahmet Ercana göre, Akkuyu Nükleer santralini Yeri Jeolojik açısından uygun değildir.Prof.Dr.Ahmet Ercan ınÇed  Raporu ile ilgili görüşleri aşağıdaki gibidir.

Onaylanan Çed Raporunun Jeofizik-Jeolojik-Jeoteknik-Deprem bölümü kısmında Nükleer Santral?in en önemli güvenlik sorunundan birini oluşturmaktadır. Bu konuda ÇED kısırdır, anlatım geçiştirilmiştir. Yapılacak, ayrıca yapılan işler sayıldığında, Nükleer Santral?in güvenli bir yere oturup oturmadığına ilişkin ayrıntılı bir jeofizik çalışma ile bunun sonucuna yer verilmemiştir. Böyle bir çalışma EİEİ?ce yıllar önce yapılmış, ayrıca (yetkinliği tartışılır) bir özel işletmeye geçen yıl yaptırılmıştır. Dolayısıyla, yerin ne taşıma gücü, ne de depremle çınlamaya (rezonansa), aşırı çalkalanmaya gelip gelmeyeceği bilinmemektedir.Anlatılanlar, doğrudan Nükleer Santral?in yapılaşmasına ilişkin değil bölgesel yer yapısını derinliksiz bilgilerle anlatır niteliktedir.Ayrıca

bölgede asıl göz önünde bulundurulması gereken avkulanma (tektonik) etkinlikleri şöyle sıralanabilir: Akkuyu bölgesi Ecemiş Fay hattının deprem riskiyle karşı karşıya dır.Ama asıl tehlike 4000 yıllık geçmiş deprem davranış bilgileri, bu diri, ayrıca oldukça devingen kuşaklar boyunda büyüklükleri M=7,9?a varan, etki alanı 200 km?ye varan çok yıkıcı depremlerin olduğu, bunların denizde yaratmış oldukları süpürtü (tsunami) dalgalarının 1000?lerce kilometre ötede bile etkili olarak kara kıyılarını süpürüp geçtiği, 10 binlerce kişiyi öldürdüğü belgelenmiştir. Bunlar    Kıbrıs Dalma Batma Kuşağı (uzun süredir dingin görülmektedir).Ölü Deniz Kırığı (uzun süredir dingin görülmektedir).Güney Ege Dalma Batma Kuşağı (güncel etkinliğini sürdürmektedir) ve Doğu Anadolu kırıkları dır.(orta boy depremleri sürdürmektedir). Fukuşima Nükleer santral felaketi deprem merkezine yaklaşık 190 km olmasına rağmen meydana gelmiştir.

AKKUYU NÜKLEER SANTRALİNİN BİR KISMI DOLGU ALANINDA YAPILMASI PLANLANMAKTADIR.

Şekil II-4: Akkuyu NGS?nin Temsili Resmi

Onaylanan çed raporunda yukarıdaki şekilden de görüldüğü gibi Akkuyu Nükleer santralinin bir kısmı dolgu alanında yapılacaktır.Dolgu alanında çok düşük seviyeli atıkların depolama alanı, soğutma suyu deşarj ve su alma yapıları, yükleme-boşaltma rıhtımı,  inşaat-montaj alanı dolguları, pompalar, vb. gibi kıyı yapı ve tesisleri söz konusudur. Bu alanlar yaklaşık olarak 63 ha büyüklüğünde bir alanı kaplamaktadır.Depolanacak atıkların cinsi (katı.sıvı.gaz ) ve Depo hacmıçed raporunda mevcut değildir.Akkuyu Nükleer Santralinin Soğutma pompalarının  ve borularının dolgu alanında yer alması en ufak bir sarsıntıda çok büyük bir tehlike ve kaza riski taşıyacaktır. Dünyada meydana gelen en büyük nükleer santral kazaları olan  Three Mile Island (ABD), Çernobil ve Fukuşima nükleer felaketleri soğutma sistemlerinin arızalanmasından kaynaklı meydana gelmiştir.

Deprem uzmanları,denizde yapılacak olan bu dolguda, olası bir deprem durumunda meydana gelecek  sarsıntıların normalden 4 kat büyüyeceğine ilişkin görüş sunmuşlardır.Deniz dolguları depreme ve sarsıntılara dayanıklı değildir.Ayrıca Akkuyu bölgesinin 1. Derece deprem bölgesi olduğu da açıktır.

Ayrıca onaylanan çed raporunda Akkuyu nükleer santralinin Tsunami ye karşı nasıl korunacağına ilişkin herhangi bir çalışma yapılmamıştır.Japonyada deprem sonrasında meydana gelen  tsunami Fukuşima Nükleer santral bölgesinde  nükleer  atık depolarından tonlarca atığın okyanusa yayılmasına neden olmuştur.

1976 yılında verilen yer lisansı gerekçelerinden biri olan Akkuyu sahası toprak yapısının Nükleer Santral inşaatı açısından uygun yapıda olması, ŞARTI da geçerli değildir.Çünkü Akkuyu Köylülerine göre geçmişte Akkuyu Nükleer Santral Sahasının toprak yapısı değiştirilmiştir.Bu alan kazılarak yerine Sinop’tan ve değişik yerlerden karotlarla doldurulmuştur.Onaylanan Çed raporundaki jeolojik etütler, bu dolgu alanı Akkuyunun doğal toprak yapısıymış gibi yapılmıştır.Dolayısıyle Çed raporunda yer alan jeolojik etütler gerçek değildir.

Çed Raporu olumlu bulunan Nükleer Santralin etkileşim bölgesinde ?Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, turizm merkezleri ve özel çevre koruma bölgeleri bulunmakta olup, söz konusu Çed raporunun onaylanması ile birlikte söz konusu alanlar tehdit altına girecektir.Örneğin Belirttiğimiz gibi  nükleer santralin yapılması  Mersin İli?nde   2 adet  kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ve 6 adet turizm merkezi bulunmaktadır. Bunlar: Tarsus Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi,Tarsus Karboğazı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim,Silifke-Kargıcık Turizm Merkezi,Silifke-Taşucu-Boğsak Turizm Merkezi,Silifke-Narlıkuyu-Akyar Turizm Merkezi, Silifke-Ovacık Turizm Merkezi,Gülnar-Ortaburun Turizm Merkezi,Anamur-Melleç Turizm Merkezi?dir.

Doğal Sit bakımından:Akkuyu Nükleer santrali, Çed raporunda belirlenen 30 km lik etki alanında ve 1/100 binlik Adana-Çevre Düzeni planında 1.Derece Doğal Sit Alanında,Arkeolojik Sit alanında ve Önemli Doğa Alanında yapılmak istenmektedir. Aydıncık ?Silifke arasında Akdeniz Foku Yaşam Alanları, Önemli Kuş Alanları, Göksu Deltası Sulak Alanı, Deniz Kaplumbağası Yuvalama Kumsalları alanları uluslar arası koruma bölgeleri statüsündedir.

Akkuyu bölgesinde,Santrale yaklaşık 1.5 km mesafede bulunan Beşparmak Adası,8 km uzaklıkta bulunan Aydıncık Sancak Burnu adasında bulunan mağaralar Akdeniz fokları yaşam alanlarıdır. Büyükeceli ve Koçaşlı yerleşimleri yakınındaki Çağlayan Şelalesi ise doğal güzelliği nedeniyle Tabiat Alanı olarak ilan edilmiştir.

Akkuyu Nükleer Santral Bölgesinde,Uluslararsı Sözleşmelerle Yaşam Alanları Koruma Altına alınan AKDENİZ FOKLARI;Nükleer santralin inşaat faaliyetlerinden,patlamalardan,gemitrafiğinden,Soğutma Suyunun deşarj ısısından kaynaklanacak deniz ısısından ve denize dökülecek kimyasallardan çok etkilenecektir.Bu durum Türkiye’deki yasalara ve taraf olunan sözleşmelere aykırı olduğundan, tarafımızdan 1/100 binlik Adana-Mersin Çevre Düzeni planında işaretli olan Akkuyu Nükleer Santralinin iptali için açılan davamız halen devam etmektedir.

Nükleer Santral alanının etkileşim bölgesinde bu kadar önemli doğal Dünya miras niteliğinde alanlar ve koruma alanları ve önemli turizm gelişme alanları vardır.

Yukarıdaki gerekçelerden dolayı Nükleer santralin yer seçimi bu yönden uygun değildir.

Çed raporunda Akkuyu NGS ile referans olarak gösterilen NGS arasındaki teknik ve ekonomik farklılıkların olduğu da belirtilmiştir. Akkuyuda uygulanması planlanan VVER-1200 tipi reaktörler;

VVER1200 tip reaktörler, batı ülkelerinde, özellikle AB kurumlarında kabul edilmiş bir lisansa ya da yeterliliğe sahip değildir.Söz konusu santraller dünyada ?3. nesil? olarak adlandırılmaktadır.Bu reaktör modeli,Dünyada henüz işletmeye alınmamış olup,inşasını üstlenen Rusya da dahi faaliyette değildir. Ayrıca Çed raporunda AES-2006 tasarımı Rusya?da bulunan Novovoronezh NGS- 2 santralı referans olarak olarak kabul edilmiş olan bu santralin inşaatı hala devam etmektedir.Bu reaktörlerde, işletme aşamasında karşılaşılacak riskleri hakkında kimse bilgi sahibi değildir. Ayrıca Çed raporunda Akkuyu NGS ile referans NGS arasındaki teknik ve ekonomik farklılıkların olduğu da belirtilmiştir.Bu farklılıklar Çed raporunda

Proje Sahasındaki sismik aktivite, iklim, yarı hızlı türbin, soğutma kuleleri yerine doğrudan soğutma suyu tedarik sistemi, işletme personeli için yerleşim yeri ve inşaatı, endüstriyel atık bertaraf sahası - Baltık NGS Projesi örnek olarak seçilmiştir;

Akkuyu için ilave tsunami önlemleri, topografya nedeniyle saha düzenlemesi gereği,

Yükleme, yanaşma vb. için kıyı yapılarının inşası, yükleme, yanaşma vb. için kıyı yapılarının inşasından kaynaklanmaktadır, şeklinde yer almaktadır.

Çed raporunda yapılması planlanan Akkuyu Nükleer Santrali ile referans olarak gösterilen nükleer santral olan Novovoronezh NGS-2 santralinin yukarda belirtilen farklılıklardan dolayı referans santral olarak gösterilemeyeceği ortadadır. ÇED  RAPORUNDA YER ALAN  BU ÇELİŞKİ ÇOK CİDDİ BİR GÜVENSİZLİK YARATMAKTADIR.

Çed Raporunda ?Akkuyu Nükleer Santralinin Güvenlik? yönünden incelenmesi

1-Teknik olarak inceleme

Onaylanan ÇED Raporunda, Akkuyu Nükleer Santralinin tasarımının henüz bitirilemediği, bu yüzden ?Güvenlik Analiz Raporu? ve diğer bütün teknik, çevresel, nükleer ve radyasyon güvenliği ile ilgili dokümanların Çed raporunda yer almadığı yazılıdır.Akkuyu Nükleer Santralinin Tasarımının bitirilememiş olması ve ?Güvenlik Analiz Raporu? ve diğer bütün teknik, çevresel, nükleer ve radyasyon güvenliği ile ilgili dokümanların Çed raporunda olmaması, Çed raporunda Akkuyu nükleer santrali ile ilgili yazılan tüm argümanların bilimsel olmadığının bir kanıtıdır.

Çed Raporunda Akkuyu Nükleer Santrali Güvenlik Sistemlerinin çoğu yabancı bir kaynaktan  tercüme edilmiş olup,yapılan tercümeler anlaşılmamaktadır.Sistemlerin çalışma prensipleri,hangi elemanlardan oluştuğu,sistemin ve elemanların teknik özellikleri yazılmamıştır.Sistemleri anlatan şekillerin ve tabloların çoğu yabancı dilde olup,şekiller ve tablolar anlaşılmamaktadır.Bazı sitemlerin atmosfere yayacağı gazların emisyon cinsi ve miktarı da yazılı değildir.Güvenlik Sistemlerin çoğunun tasarım halinde olduğu yazılıdır.Hem Akkuyu Nükleer santralinin hem de Güvenlik sistemlerinin tasarımlarının Çed raporundan önce bitirilmemiş olması, ayrıca,Akkuyu Nükleer Santralinde  VVER-1200  reaktör modelinin uygulanacağı belirtilmiş olmasına rağmen VVER-1000 reaktör modelinin Güvenlik Sistemlerinin kullanılacağı yazılmış olması  Akkuyu Nükleer Santralinin Çed raporunun GÜVENSİZ olduğunu ve projenin uygulanamaz olduğunu göstermektedir.

-Akkuyu bölgesinin 1. Derece deprem bölgesinde olması,Akkuyu Nükleer Santralinin bir kısmının özellikle Santralde soğutmayı sağlayacak olan Devir daim su pompalarının dolgu alanında yapılacak ve Akkuyuda uygulanması planlanan VVER 1200 reaktörünün dünyada henüz işletmeye alınmamış olması,çok büyük bir kaza riskini oluşturmaktadır.

Dünyada kurulan Rus Tipi Nükleer Santrallerinde, yanlış teknoloji, eski ve eksik malzeme kullanımından kaynaklı birçok problemler yaşanmaktadır.Örneğin  Iranda kurulan VVER-1000 reaktörün daha deneme sırasında 4 ana sirkülasyon pompası iflas etmiştir.Hindistanda  yıllarca yapımı devam eden aynı tip reaktor kalitesiz malzeme ve tasarım hatalarından dolayı hala elektrik üretimine başlamamıştır.Ayrıca Rusyada bu reaktörler,Rus devletinin kendi bilim insanlarınca hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda Saratova eyaleti Balakovo şehrinde yapılmak istenen reaktörlerin inşaası mahkeme kararı ile yasaklanmıştır

Onaylanan ÇED  Raporunda,Nükleer Santrallerin kaza riski hiç tartışılmamış olup, Prof. Dr. Tolga Yarman?ın önemle vurguladığı; ?Nükleer Santral?lerdeki kaza oranının %1?e ulaştığını ve, son yıllarda meydana gelen santral kazalarında kaza riskinin çok yükselmiş olduğunu bilimsel olarak kanıtlamıştır.

2- Enerjide Arz Güvenliği Açısından İnceleme

Akkuyu Nükleer Santrali Enerjide Arz Güvenliğini de sağlayamayacaktır.Akkuyu Nükleer Santrali Rusların olacaktır ve Rusya ile yapılan uluslararası sözleşmede Akkuyu nükleer santralinin enerji üretmemesi durumunda Türkiye herhangi bir müeyyide uygulamayacaktır.Ayrıca Akkuyu Nükleer santralinde yapılan sözleşme gereği teknoloji transferini de yasaklıyor. Hammaddesi,teknolojisi ve çalışacak tüm personelin Rusyadan sağlanacak bir santralden enerjide arz güvenliği sağlanamaz.

Deniz ve  Balıkçılık Bakımından

ÇED raporda soğutma suyu deşarj sisteminin tasarım çalışmaları hali hazırda tamamlanmamış olduğu belirtilmektedir.Dolayısı ile denize deşarj edilecek suyun kaç derece olacağı belli değildir. Bu konuda Çevre ve Orman Bakanlığının Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği?ne uyulacağı taahhüt edilmektedir. Buna göre suyun sıcaklığı denizin seyreltme kapasitesinden bağımsız olarak 35°C?yi geçmeyecektir diye yazılmıştır.Ama Nükleer santrallerde suyun deşarj ısısı ortalama olarak 38-50 derecedir.

Çed raporunda Akkuyu Nükleer santralini soğutmak için günde kullanılacak olan 25 milyar ton luk deşarj suyu deniz suyunun en fazla  28 derece olacağı varsayılmıştır,bu varsayıma göre denizin 2 derece ısınacağı yazılmıştır.ODTÜ deniz bilimleri enstitüsü raporlarında Akdeniz’in suyunun yazın ısısı 31-34 dereceye yükseldiği yazılmıştır.Bu durumda santralden denize deşarj edilecek suyun Akdeniz’i 3 derece ısıtacağı.3 derecelik artış denizin ekosistemini altüst edeceği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Santralın soğutma sistemindeki ortaya çıkabilecek biyolojik oluşumlara karşı klorlama yapılacağı bildirilmektedir. Klorlamanın sistemde sürekli düşük konsantrasyon ile birlikte günde dört kez şoklama şeklinde yüksek konsantrasyon uygulaması yapılması planlanmaktadır. Raporda da belirtildiği üzere kullanılacak olan klor denizel ortam için toksik maddelerdir ve bunların biyolojik birikimi öldürücüdür Soğutma suyunda koruma amaçlı kullanılacak doz düşük olsa bile saatte bir milyon metre küplük bir hacim ve günde 2.5 ton klorun kullanılacak olması dikkate alındığında denizdeki birikmenin tehlikeli boyutlara ulaşması kaçınılmaz görünmektedir.Ayrıca Akkuyu nükleer santraline hizmet edecek diğer endüstriyel arıtım sistemlerinden kaynaklı denize deşarj edilecek kimyasallar,deşarj suyuna karışacak radyasyon,Denizde aşırı sıcaklık, kirlilik, vb. etkenler denizin ekosistemi üzerinde çok olumsuzluklar meydana getirecektir.

Balıkçılık

ÇED Raporunda, Akkuyu NGS nin kurulacağı bölge Su Ürünleri Üretim alanına çok yakındır.Bölge çok önemli bir balıkçılık alanıdır.Akkuyu NGS nin soğutulması için günlük denizden 25 milyar ton su kullanılacaktır.Bu suya başta klor olmak üzere birtakım kimyasallarda katılacaktır.Akkuyu NGSnin çalıştığı sürece yayacağı radyasyonun yanında Sahada bulunan diğer sistemlerin yayacağı ağır metaller,soğutma suyuna katılacak kimyasallar,evsel atık su arıtma ve diğer arıtma sistemlerine katılacak kimyasallar deniz suyunun kirlenmesine neden olacaktır.

Ayrıca Çed raporunda soğutma suyunun balık koruma yapıları sadece 12 mm lik balıkların santrale geçişinin engelleneceği öngörülmektedir.12 mm den küçük balıklar santrale girip haşlanacaktır.Bunun yanında 0.5-2 mm lik balık yumurtaları ve denizin ekosisteminde önemli yer alan mikroorganizmalar balık koruma sisteminden santrale çok kolay bir şekilde 25 milyar tonluk suyla birlikte geçerek, santralde haşlanacaktır.Her gün 25 milyon balık yumurtasının haşlanacağı öngörülmektedir.

Akkuyu NGS nin denizin ekosostemini bozmanın yanında bu bölgede balıkçılığın tamamen bitmesine de neden olacaktır.

Denizin ısınması ve kirlenmesinden kaynaklı,balıkçılık açısından sorun yaratan balon balıkları,iki üç yılda bir aşırı artış göstererek başta turizm olmak üzere, balıkçılık, yetiştiricilik gibi pek çok sektörde sorun yaratan göçmen denizanaları da çoğalacaktır.Bu durum,hem balıkçılık hem de turizm bakımından olumsuzluklar yaratacaktır.

Soğutma suyunun kullanımından kaynaklı Akkuyu NGS’nin çalışmasında  yoğun su buharının oluşmasına neden olacaktır.Oluşacak su buharı ve denize deşarj edilecek suyun denizde oluşturacağı sıcaklık  bölgesel iklim değişikliğine neden olacaktır

NÜKLEER ATIKLAR

ÇED RAPORUNDAKİ RADYASYONLU ATIKLARL

Akkuyu nükleer santrali nin yapımı ile ilgili Rusya ile yapılan uluslar arası sözleşmede Kullanılmış yakıtın Rusya ya taşınacağı yazılıdır.Nükleer atıkların Rusya ya taşınması ile ilgili Uluslar arası Hukuka göre ÇED Raporunda, Taşımaya ilişkin, çevresel etki ile personel ve nüfusun radyasyona maruziyet dozları ve radyasyona maruz kalma olasılıklarına ilişkin radyasyondan korunma önlemlerin planlanması ve dikkate alınmasını sağlayacak bir hareket planının hazırlanması gerekmektedir.Hareket planı, yükleme işlemleri dahil olmak üzere taşımanın tüm aşamalarını kapsamalıdır.

Taşıma işlemlerine başlanmadan önce, fiziksel koruma planı ile ÇEVREYE acil durum eylem planı dahil olmak üzere, tüm gerekli izin, görüş, sertifika ve tehlikeli yüklerin güvenli bir şekilde taşınacağını gösteren diğer belgelerde alınmalıdır.Hareket Planında Atıkların Rusyaya taşınmasına ilişkin Akdeniz-Ege ve Karadeniz sularından geçmesi için Taşıma Güzergahı belirlenmelidir.Taşıma güzergahında Güzergah üzerinde bulunan transit ülkelerden taşıma izni için muvaffakatının alındığına ilişkin izin belgelerinin olması gerekmektedir.

ONAYLANAN  ÇED RAPORUNDA HAREKET PLANI MEVCUT DEĞİLDİR.GÜZERGAHTA YER ALACAK ÜLKELERİN İZİN VERMEDİKLERİ TAKDİRDE NÜKLEER ATIKLARIN NE OLACAĞINA İLİŞKİN BİLGİLER MEVCUT DEĞİLDİR.NÜKLEER ATIKLARIN TAŞINMASI SIRASINDA OLASI BİR KAZANIN ÇEVRESEL VE EKONOMİK BOYUTLARIDA ÇED RAPORUNDA İNCELENMEMİŞTİR

Çed raporunda Nükleer Atıkların Santral işletim ömrü boyunca Akkuyu sahasında inşa edilecek depolarda kalabileceği yazılmış olması ve Çed Raporunda Hareket planının olmayışı, AKKUYUNUN NÜKLEER ATIK DEPOSU HALİNE DÖNÜŞECEĞİNİN BİR GÖSTERGESİDİR.

Nükleer Atık  SİSTEMLERİnin ÇALIŞMA PRENSİBİ, KULLANILACAK ELEMANLARIN İSİMLERİ VE  TEKNİK ÖZELLİKLERİ de mevcut değildir.

Akkuyu sahasında depolanacak Nükleer atıkların Atmosfere yayacağı radyasyon miktarının çevreye ve insan sağlığına vereceği zararlar ÇED raporunda hiç değinilmemiştir.Dünyada Nükleer atıkları imha edecek bilimsel bir metod bulunamamıştır ve lisanslı bir depoda mevcut değildir.Nükleer Endüstriyi kullanan ülkeler nükleer atıkların zararlarından kurtulmak için muazzam paralar ödeyerek az gelişmiş ülkelere göndermektedirler.Akkuyu da depolanacak  Nükleer Atıklardan yayılacak radyasyon bölgenin tarımına,turizmine ve insan sağlığına çok zarar verecektir.

Çed Raporunda Acil Durum Plan ve Programı mevcut değildir.Bu durum Uluslararsı Atom Enerjisi Kurumu ilkelerine aykırıdır.

KÜMÜLATİF ETKİ

Akkuyu Nükleer Santralinin Çed olumlu raporunda yapması planlanan nükleer santralle birlikte o bölgede yapılan Çimento fabrikaları,Liman İnşaatları,Taşocakları,Arıtma sistemleri,yapımı planlanan Termik Santraller gibi çevreyi olumsuz etkileyecek yapıların toplam kümülatif etki değerlendirilmesi yapılmamıştır.

AKKUYU SAHASININ DIŞINDA BÜYÜKECELİ VE YAKIN BÖLGELERDE ZEYTİNCİLİK FAALİYETLERİ YAPILMAKTADIR.BÜYÜKECELİDE ZEYTİNYAĞI  FABRİKASI MEVCUTTUR.ZEYTİNCİLİKLE İLGİLİ ARAŞTIRMA ÇED RAPORUNDAMEVCUT DEĞİLDİR.ZEYTİNCİLİKLE İLGİLİ BİR BİLGİNİN ÇED RAPORUNDA DAHA SONRA HAZIRLANACAK OLMASI BÜYÜK BİR EKSİKLİKTİR

Akkuyu Nükleer Santralinde çalışacakların günlük su ihtiyacı olan ve saatte 92 m3/saat olan içme suyu ihtiyacını karşılamak için ise Babadil kuyuları kullanılacaktır.Bölgede yeraltı suyunun bu kadar çok yoğun kullanımı bölge topraklarının tuzlaşmasına ve çoraklaşmasına neden olacaktır. Zamanla bu bölgede artık tarım ve hayvancılık yapılamayacaktır.

Doğu Akdeniz bölgemizde Özellikle Antalya ve Mersinde deniz turizmi yapıldığından, Akkuyuda kaza ve radyasyon sızıntısı olmasa bile,Akkuyu nükleer santralinin yaratacağı Psikolojik korku, yaratacağı çevre kirliliği ve denizin ekosisteminde yapacağı olumsuz etkiler,DENİZ SUYUNA RADYASYON BULAŞMASI, Deniz suyunun ısınmasından kaynaklı üreyecek deniz anaları gibi omurgasız hayvanlar,Doğu Akdeniz?in geniş bir bölümünün nükleer atık ve yakıt taşımacılığında bir geçit olması,Akkuyu nükleer santraliyle ilgili kasıtlı yaratılacak haberlerin (örneğin kaza ve sızıntı olmadan olmuş gibi haberler yaymak )  sonucunda başta Antalya turizmi olmak üzere bölgemizin turizmi çok olumsuz etkilenecektir.Kaza veya sızıntı olması halinde zaten ülkemizin turizmi tamamen bitecektir.

Sabahat ASLAN

MERSİN ÇEVRE VE DOĞA DERNEĞİ

Yapılması planlanan projeler hakkında yasal olarak  o bölgede yaşayan halka proje hakkında bilgilendirmek ve halkın proje hakkında görüşlerini almak ve bu görüşleri değerlendirmek gerekmektedir.Akkuyu Nükleer Santrali Çed raporu yasal formata uygun olarak yapılmamıştır.Çed Raporu Halkın Katılımı toplantısı 29.03.2012 tarihinde halkın yoğun protestosu nedeniyle yapılamamıştır.

Yapılamayan yani halkın istemediği bir yatırımın işlemlerini sürdürmek hukuki değildir.

TAEK tarafından kabul edilen güncellenen Akkuyu Yer lisansı 13.12 2013 tarihinde Akkuyu NGS Şirketine devredilmiştir.Çed raporu onaylanmadan yapılan devir işlemleri hukuksuzdur ve Güncellenen Yer Lisansı iptali ile ilgili açmış olduğumuz dava halen devam etmektedir.Güncellenen Yer Lisansının Yer Raporu Taek ve Akkuyu Ngs Şirketi tarafından kamuoyundan gizlenmiştir ve .Onaylanan Çed raporunda yer alamamıştır.

Çed Raporuna sahte imza atılmıştır.

Onaylanan Çed Raporunda Nükleer güç santrallarına ilişkin yasal mevzuatın daha da geliştirilmesi gerekecektir,ifadesinin yer almış olması, .ÜLKEMİZDE NÜKLEER SANTRALLERİN KURULMASI VE İŞLETİLMESİ İÇİN YASAL MEVZUAATLARININ YETERSİZLİĞİ BELİRTİLMİŞTİR.EKSİK MEVZUATLARLA NÜKLEER SANTRALLER KURULAMAZ.

ÇED RAPORUNDA ÇED RAPORU ALINMADAN YAPILAN HUKUKSUZ İŞLERDE YAZILIDIR. çed raporu alınmadan Akkuyu Sahasında yangın yollarının yapıldığını ve bu yangın yollarının yapılması için taşocağı ruhsatlarının alındığı ve Taşocağı faaliyetlerinin halen devam ettiği yazılmıştır.

Hukuksuzluklarla dolu açılan davalar

1- çed raporu bölünerek taş ocağı işletimi

2- mersin valiliği toprak koruma kurulu kararları

3-yer lisansı onayı,

4-1/100 binlik çevre düzeni planı

AKKUYU PROJESİ TÜRKİYE’NİN TARAF OLMUŞ OLDUĞU SÖZLEŞMELERE AYKIRIDIR.

1992 - Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Üzerine Rio Zirvesi Sonuç   Deklarasyonu;

1992 - BM-Rio-Gündem 21 Sözleşmesi

1992-BM-Rio-Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi

1979-Avrupa Konseyi-Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını     Koruma BERN  Sözleşmesi

Akdeniz?in Kirlenmeye Karşı Korunmasına İlişkin Barselona Sözleşmesi.

Gibi Türkiye’nin taraf olmuş olduğu sözleşmeleri ihlal ederek Çed raporunu onaylamıştır.”

53bac3a1a67011414f5346f6

Yorum (1)

Anket

Mersin - Antalya yolu tamamlandığında Anamur'a ne gibi faydaları olur?

  • Turizm yatırımları artar, turizm gelişir (45.0%, 513 Oy)
  • Göç alır, fayda değil zarar getirir (33.0%, 375 Oy)
  • Anamur'un il olmasına katkı sağlayabilir (12.0%, 134 Oy)
  • Tarım ürünleri kolay pazarlanır (10.0%, 116 Oy)

Toplam Oy: 1,139

Loading ... Loading ...

HAVA DURUMU

ANAMUR

İLETİŞİM SAYFALARI

Son Yorumlar

  • Mehmet Büyükarı: Işıklar içinde olsun… İlk kez Bulut’u...
  • Şeref Koz: Genç meslektaşımız Sevgi Kilunç’ı ve onun yetişmesine katkı...
  • Mahmut Gazi ÖZSOY: Haziran emekçiler için ne kadar hüzün dolu olsada yine...
  • Mahmut Gazi ÖZSOY:
  • Mahmut Gazi ÖZSOY: Emeği geçen tüm usta öğretici, kursiyer, idareci ve...
  • Vatandaş: Sayın Müdür Bey, Anamur Devlet hastahanesi yeni binasına...
  • Şeref Koz: Kim ne derse desin Anamur’da en çok çalışan CHP’liler...
  • Şeref Koz: Ruhu şad olsun. Sayın Fikri Sağlar’a ve ailesine başsağlığı...
  • Vatandaş: Biz toplum olarak şak-şak yalaka ve taklacılığını ekonomik,...
  • Abdullah Aydın: Emek en yüce değerdir.