www.haberanamur.net te yayınlanan haber ve fotoğraflar, kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz.

Anamur’da kurulması planlanan balık çiftliklerine karşı tepkiler her geçen gün artarken Anamur Çevre Platformu’ndan yapılan yazılı açıklamada, balık çiftliklerinin ekosisteme zarar vereceği belirtilerek, neden karşı olunması gerektiği maddeler halinde açıklandı.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Bilindiği gibi, Akdeniz’in en güzel ve bakir plajlarına ev sahipliği yapan Anamur ve Aydıncık’ta balık çiftlikleri kurmak isteyen, Anamur’da 7, Aydıncık’ta 5 adet olmak üzere toplamda 12 adet firmaya, Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından çiftliklerin kurulumu için  ön izinler verildiği ve bu kapsamda firmaların çalışmalara başladığı öğrenilmiştir. Bunun devamında 09.07.2018 tarihinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Mersin Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yayınlanan duyuru ile,  24.07.2018 tarihinde Anamur, Demirören Mahallesinde ÇED sürecine halkın katılımı toplantılarının yapılacağı öğrenilmiştir. Buna göre; Anamur’da balık çiftlikleri kurmak isteyen ve isimleri kamuoyuna henüz açıklanan bu firmalar, birden çok balık çiftliği kurulumuna dair ön izinleri alarak çalışmalara başladığı netlik kazanmış bulunmaktadır. Anamur Burnu ile Uçarı Mahalle’si arasındaki bölgede kültür balıkçılığı yapmak üzere çiftlikler kurma hazırlığında olan bu firmalar, Çamplıpınaralanı, Demirören ve Uçarı Mahallelerinin açıklarında, su üstünde toplam 1011 dönüm alanda çiftlik kurulumu yaparak balık üretimine başlayacaklardır. Ancak bizler bu çiftliklerin kurulumuna aşağıda kısaca belirttiğimiz nedenlerle şiddetle karşıyız:

“KİRLİ BİR SANAYİ TEKNOLOJİSİ”

- Bu çiftliklerin ilk bakışta o bölgede yaşayan halka iş olanağı gibi olumlu katkılar sağlayacağı düşünülse de aslında çiftlikler, doğal çevreyi kirletecek, ekosistemi ve halkın sağlığını bozacak, turizme balta vuracak nitelikte, bir tür kirli sanayi teknolojisidir.  Mersinde yapımı planlanan Akkuyu Nükleer Santrali, çimento fabrikaları, termik santraller gibi, balık çiftlikleri de kirli ve çevreye ve insan sağlığına zararlı teknolojilerden biridir. Bu çiftlikler, Muğla’da denizi ve doğal çevreyi kirletmekle ve kirli denizde verimli üretim yapılamadığı için, o bölgedeki turizmcilerin de tepkisi nedeniyle, ardında binlerce ton kirli ve kimyasal atık bırakarak yerinden sökülüp, Mersin ve ilçelerine taşınması planlanmıştır. Biz bölge halkını, Muğla halkından daha değersiz gören bu plana ve balık çiftliklerini bu bölgemize taşınmasına izin veren anlayışa karşıyız. Ayrıca bu çiftliklerden doğal ortamda yetişen balıkların da besleneceği düşünüldüğünde, bölge halkı olarak doğal ortamda yetişmiş deniz balığı yiyebilme hakkından da mahrum kalacağımız açıkça ortadadır. Bu durum bölgemizde balıkçılıkla geçimini temin eden birçok kişiyi de olumsuz yönde etkileyecektir. Ayrıca, kafes balıkçılığı yöntemiyle pahada hafif, ette ağır ama sağlıksız balık üretimi nedeniyle, bu balıkları yemeyi tercih etmeyenler ile özellikle yememesi gereken hamile kadın ve çocukların, doğal balık gibi temel bir besini tüketme hakkı elinden alınmış olacaktır.

“DİP BİTKİ ÖRTÜSÜ VE SUDAKİ OKSİJEN YOK EDİLECEK”

- Balık çiftliklerinde GDO’lu yem ve çeşitli kimyasalların yanı sıra, tavuklarda olduğu gibi balıkların da et verimini artırıcı ve aynı zamanda hastalıklara karşı tedbir olarak antibiyotikler, kafesleri temizlenmesi için çeşitli kimyasallar kullanılmaktadır. Balık çiftliklerinde kullanılan GDO’lu yemler, antibiyotikler ve diğer kimyasallar ile birlikte balıkların dışkıları, denizin dibinde birikerek zamanla dip bitki örtüsünü ve sudaki oksijeni yok etmektedir. Bu durum denizdeki diğer canlıların yaşam alanını da tehdit etmektedir. Deniz yatağında biriken bu yoğun kirlilik nedeniyle, deniz ekosistemi bozulmakta ve doğal ortama ait bitki ve balık türleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıya gelmektedir.

“İNSAN SAĞLIĞI VE TURİZMİ TEHDİT EDİYOR”

- Tüm bunların yanı sıra balık çiftliklerinde kullanılan yemlerin artıkları, kimyasallar ve balıkların dışkıları, denizin yüzeyine de yayılarak, hatta dalgalarla kıyılara kadar ulaşarak rahatsız edici ve gözle görülür boyutta kirlilik oluşturmaktadır. Bu durum aynı zamanda kıyıda yaşayan insanların sağlığını ve turizmi de tehdit etmektedir. Ayrıca, balık çiftliklerinin sınırını çizen varil ve şamandıralarla koylar kapatılarak, yatların, teknelerin ve turistlerin denize girmeleri engellenmektedir. Balık çiftliklerinde çalışanlarının kaldığı barakalar da kıyıların görüntüsünü bozmakta ve bir tür çevre kirliliği yaratmaktadır.

- Bilinmelidir ki, bilinçli turist ya da yerli halk, balık çiftliklerine yakın yerlerde denize girmeyi tercih etmez. Muğla’nın turizmini olumsuz yönde etkileyen balık çiftlikleri, Mersin ve ilçelerindeki turizmi de olumsuz etkileyecek ve zarar verecektir.

- Anamur Cevre Platformunun kurucusu olarak bizler, denizlerimizi kirletecek, ekosistemi ve insan sağlığını bozacak, çocuklarımıza yaşanabilir bir doğal çevre bırakılmasını engelleyecek balık çiftliklerinin kurulmasını istemiyor ve bu çiftlikleri, yaşam alanımızı, sağlığımızı, çocuklarımızın geleceğini açıkça tehdit eden unsurlar olarak görüyoruz.

“SÜRECİN DURDURULMASINI İSTİYORUZ”

Bu nedenlerle, ticari kaygılarla üretim yapacak balık çiftliklerini kuracak firmalar lehine yapılması planlanan CED toplantılarının yetkili kurumlarca acilen iptalini ve sürecin durdurulmasını istiyoruz. Aksine durumda, balık çiftliklerine karşı hukuki mücadelemiz yasal zeminde, hak arama yolları tüketilene kadar sürdürülecektir. İlçemizde kurulması planlanan balık çiftliklerine karşı, meslek odaları, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri olarak, demokratik ve hukuki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi kamuoyuna, basına ve yetkililere duyururuz.”