www.haberanamur.net te yayınlanan haber ve fotoğraflar, kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz.

Anamur’da 30 Ağustos Zafer Bayramı Cumhuriyet meydanında düzenlenen törenle kutlandı.

Törene, Kaymakam Cengiz Cantürk, Belediye Başkanı Mehmet Türe, Cumhuriyet Savcısı Selçuk Acar, Garnizon Komutanı Hv. Alb. Şaban Delioğlu, daire amirleri, siyasi parti temsilcileri ve gaziler katıldı.

Cumhuriyet Meydanı’nda çelenklerin sunulması, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan törende Cumhur Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın masajlarını Astsubay Çavuş Ferit Yasa okudu. Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Hv. Yüzbaşı Selahattin Onur yaptı. Anamur Anadolu Lisesi öğrencileri Ali Rıza Sarı ve Dilara Yalçınkaya da şiir okudu.

Hv. Yzb. Selahattin Onur konuşmasında; “Bugün burada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başkomutanı ve büyük devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının halkından aldığı güç ve milli irade ile Türk tarihine altın harflerle yazmış olduğu 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 95. yıldönümünün hakkımız olan gururunu ve sevincini yaşıyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmasını fırsat bilen dönemin emperyalist güçleri, Mondros ve Sevr Antlaşmaları ile Türk ulusunun egemenlik ve bağımsızlığına göz dikmiş. Türk vatanını parçalayarak topraklarını işgal etmeyi hedeflemişlerdi. Ancak; tarih boyunca onuruyla yaşamış, canı pahasına olsa da değerlerinden ve ülküsünden ödün vermemiş Türk ulusunun ‘Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım’ mısralarında destanlaşan bağımsızlık ve özgürlük tutkusunu, vatan ve bayrak sevgisini hesaba katmamışlardı. 19 Mayıs 1919’da Ulu Önder M. Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak basması ile lideriyle kucaklaşan ve meşalesi tutuşturulan bu kutsal bağımsızlık mücadelesi destanlaşarak çığ gibi büyümüş, Türkiye Cumhuriyeti’nin hiç sönmeyecek bir güneş gibi doğuşunu müjdelemiştir. Amasya, Erzurum ve Sivas’ta yapılan kongrelerle tüm millet kenetlenerek tek vücut olmuştur. Zor şartlar altında kazanılan Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri esnasında ordu ve milletin moral gücü en üst seviyeye çıkmıştır. Kumandan Mustafa Kemal’in ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh tüm vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz’ emri doğrultusunda yapılan Sakarya Meydan Muharebesi ile düşmanın taarruz gücü kırılmıştır. Asil milletimiz yediden yetmişe bütün fertleriyle el ele verip, elinde avucunda ne varsa fedakârlık yaparak ordusu ile tek vücut olmuş ve vatanı düşman işgalinden ebediyen kurtarmak için cepheye koşmuştur. Toplumun tüm kesimleri dil, din, ırk, mezhep ve inanç farkı gözetmeksizin bir araya gelmiş, bu kutsal mücadelede yan yana, omuz omuza yer almıştır. ‘Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!’ direktifi ile şahlanan Türk Ordusu, 26 Ağustos 1922 sabahı Afyon Kocatepe’den yapılan topçu ateşleriyle başlattığı taarruz ile altı ayda aşılamaz denilen düşman tahkimatını aynı gün yarmayı başarmış, dört gün gibi kısa bir süre içerisinde, 30 Ağustos’ta düşman kuvvetlerini çembere alıp etkisiz hale getirerek zafere ulaşmıştır. Bu büyük zaferle Türk milleti tarih sahnesinde yeniden doğmuş ve bağımsız çağdaş, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma imkanına kavuşmuştur. 30 Ağustos zaferi, Türk milletinin ve onun kahraman ordusunun milli birlik ve beraberlik ruhu içerisinde yurdumuzu işgal eden düşman karşısında ümitsizliğe kapılmak yerine, “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyerek kanını son damlasına kadar akıtmak ve onurunu korumak adına gösterdiği eşsiz mücadelenin bir sonucudur.

Bu zafer Türk yurdunun bağrına dayanan hançerin milletçe sökülerek, özgürlük ve bağımsızlığımızı yok etmek isteyen düşmanın dize getirilişinin destanıdır. Türk ve dünya tarihine yön veren bu unutulmaz zafer milletimizin bağrından çıkan dünü bugünü şanla şerefle dolu canını vatanına adamış ordumuzun o günün zor şartları altında yürekleri canları ve kanları ile yazdıkları bir kahramanlık destanıdır. Türk milleti bugünkü varlığını ve modern Türk Cumhuriyeti’ni, başta ulu önder Atatürk olmak üzere, hayatını feda eden aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimize borçluyuz. Kahraman şehitlerimizin emaneti olan bu bayrak ve vatan için, kutsal nöbet sırası bizdedir. Kurtuluş Savaşı’nda ülkemizi korumak için, canıyla kanıyla düşman karşısında duran ordumuz, aziz şehitlerimize layık olmanın bilinci içinde, dimdik vazife başındadır. Yakın bir zaman öncesinde yaşadığımız gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içerisine sızmış hainlerin tuzakları da, bize şunu bir kez daha göstermiştir ki, vatanımız üzerinde hain emelleri olan unsurlar, içeride ve dışarıda şer ittifakı oluşturmuşlar, milli birlik ve beraberliğimizi kastetmişlerdir. Bin bir yokluk ve yoksulluğun hakim olduğu, milli mücadele döneminde, büyük bir cesaret ve kahramanlıkla, düşman karşısında dimdik ayakta duran şanlı Türk ordusu, kendisine kurulmuş tuzaklara ve tüm zorluklara rağmen; bugün de aynı inanç ve kararlılıkla, ebedi baş komutanımız Atatürk’ün izinde ve milletimizin emrinde, vatanımızın ve milletimizin birlik ve bütünlüğü uğruna, kendisine verilecek her görevi yapma azminde, kudret ve kabiliyetindedir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana, milletinin yanından bir an olsun dahi ayrılmayan ve her durumda yanında olan, gücünü milletinden alan Türk ordusu, milleti ve ülkesi için daima görevinin başındadır. Bu düşüncelerle 30 Ağustos Zafer Bayramı’nızı en güzel duygularımla kutlar. Başta ebedi komutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları ile vatanın bütünlüğü ve şanlı bayrağımızın daima hür bir şekilde dalgalanması uğruna, canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle gazilerimizi şükranla anıyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramı hepimize kutlu olsun.”