www.haberanamur.net te yayınlanan haber ve fotoğraflar, kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz.
Eğitim-Sen Anamur şubesi 8 Mart dünya emekçi kadınlar gününü bir dizi etkinlikle kutladı.
07 Mart 2015 Cumartesi ilçe merkezinde fotoğraf sergisi açan Eğitim-Sen 8 Mart 2015 pazar günü de sendika merkezinden eski cumhuriyet meydanına yürüdü ve bura bir bildiri okuyarak etkinliği sonlandırdı.
Anamur Eğitim-Sen’in meydanda okuduğu bildiri şöyle;
“AKP?nin ve Erkek Egemen
Sistemin Fıtratında Cinsiyetçilik
Var
Reklamlarda izlediğimiz?Kariyer de yaparım çocuk da Sahnelerini düşünün.
Doğum yaptığımız hastane yatağında ?annelik kariyerinin ne güzel bir şey olduğunu dinlemeye başladık. Biz emekçi kadınların cephesinden ise şimdilerde biraz daha güçlü ?kariyersiz olmaz mı?? sesleri yükseliyor.
Biz ne anneliğin ne de allayıp pullayıp önümüze sürdüğünüz paketlerdeki güvencesiz ve esnek çalışmanın kariyerini istiyoruz. Biz insan onuruna yakışır şekilde yaşamak istiyoruz. Anne olalım ya da olmayalım bütün
kadınların eşit, özgür ve onurlu yaşamları için mücadele ediyoruz.
Geride bıraktığımız 2014 yılı erkek egemenliğinin ve AKP?nin kadınlara karşı savaşı yükselttiği bir yıl oldu. Bir yandan Ortadoğu?da faşist dinci IŞİD?in hem Ortadoğu halklarına hem de kadın cinsine yönelik başlattığı savaş; diğer tarafta AKP iktidarı bütün cinsiyetçi ve ırkçı politikalarını hayata geçirme konusunda kirli bir işbirliği içinde oldu, görünen o ki, olmaya da devam edecek.
İktidar 2014?te cinsiyetçi saldırılarına tüm
kurmayları ile devam etti.Kadınların kaç çocuk doğuracağı, ne zaman evleneceği,kahkaha atıp atmayacağı, kadınların fıtratı ve doğum kontrol yöntemleri dâhil birçok konuda kadınları hizaya çekmeye çalıştı.Her gün 5 kadın erkek-devlet işbirliği ile katledilirken, çıkarılan yasa ve düzenlemeler ile bu cinayetler meşrulaştırıldı ve erkekler teşvik edildi. Devletten güç alan erkekler kadınları, kadın cinsine gözdağı verircesine,sokak ortasında katletti. İHD Kadın Komisyonunun raporuna göre 2014 yılının 11 ayında 229 kadın erkekler tarafından katledildi. 234 kadın tecavüze uğradı ve taciz edildi. 527 kadın, erkekler ve askerler tarafından hayati tehlikeye yol açacak şekilde yaralandı. Tüm bunlardan bihaber davranan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kadın cinayetlerini önlemeye dönük tedbir aldıklarını söylerken, koruma altındaki 14 kadın katledildi.
.
Kadınlar sadece erkek şiddeti sonucu değil erkek egemen kapitalizmin aşırı kâr hırsı nedeniyle de katledildi. 64?ü tarımda olmak üzere 101 kadın işçi iş cinayetlerinde yaşamını kaybederken,Isparta?nın Yalvaç ilçesinde elma toplamaya giden 17 kadın kapitalizmin aşırı kâr hırsı ve ucuz iş gücü olarak görüldükleri için sağlıksız çalışma koşulları sonucu katledildi. İktidar ise yaşanan katliam karşısında körleri, sağırları oynadı.
Bunun yanında kadın eğitim emekçilerine karşı mobbing uygulamalarının arttığı ve
doğrudan erkek idarecilerin kadın eğitimcileri hedef aldığı bir yıl oldu. Pendik,Çukurova,Bursa, Aydın ve Bartın?da olmak üzere 5 kadın öğretmen feci şekilde fiziksel ve sözlü şiddete maruz kaldı. Bartın?da sendikamız üyesi bir kadın öğretmen okul müdürü tarafından cinsel tacize uğradı.
?Kızlı erkekli aynı evde kalıyorlar? ifadesi ?Kızlı erkekli okuyorlar? şekline dönüştü. Hatay?ın Kırıkhan Yatılı Bölge Okulu?nda sendikamız üyesi Eylem öğretmene hiçbir yasal dayanağı bulunmadığı halde ?öğrencilerini karma şekilde oturttuğu? için soruşturma açıldı.Her iki cinsi birbiri için potansiyel tehlike gören cinsiyetçi zihniyet 19. Milli Eğitim Şurasında resmen tescillendi Ders kitaplarındaki cinsiyetçi öğeler artı.Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun 2011 tarihli kararıyla 2012-2013 öğretim yılından itibaren 5 yıl süreyle?ders kitabı? olarak kabul edilen ve Pasifik Yayınlarına ait olan Sosyal Bilgiler Öğretmen Kılavuz Kitabının ?Adım Adım Türkiye?başlıklı ünitesinde; ?Kınanın gelin olacak kızın yeni evine bağlı kalacağını sembolize etmek üzere yakıldığını, gelinin evinin ve kocasının yoluna gerekirse kurban olacağının vurgulandığını söyleyiniz? gibi etkinliklerle kız çocuklarına geleneksel kadınlık rolleri öğretilmeye çalışıldı.
4+4+4 Kademeli eğitime geçişin temel gayelerinden biri kız çocuklarını asgari bir eğitim düzeyinde tutmaktır. Çünkü kademeler arasında geçişlerde kız çocuklarının okuldan kopması kaçınılmazdır.. Buna paralel olarak orta kademede evlilik yasağının kaldırılması yine orta kademede açık liseye devam imkânından murat edilen kız çocuklarının erken yaşta evliliklerinin teşviki ve çocuk doğurma oranının yükseltilmesidir. Türkiye bu konuda Çin?i model almakta fazla nüfusla ucuz emek piyasası arttırmayı hedeflemektedir. Diğer taraftan eğitimin dinselleştirilmesi yoluyla rıza üretimi sağlanmak istenmektedir.
İtaat eden sorgulamayan, iktidarın isteklerini yerine getiren bir nesil için mevcut anlayışın yıkılması ve yerine orta çağ cinsiyet rejiminin inşa edilmesi söz konusudur.Hal böyleyken hangi derslerin okutulacağından örneğin sağlık bilgisi gibi derslerin okutulmak istenmemesi, biyoloji dersinden üremeye dair konuların elenmesi, sınıfların kız ve erkek olarak ayrıştırılmaya çalışılması, aynı sınıfta karma eğitim gören çocukların ayrı sıralara oturtulmak istenmesine kadar bir dizi cinsiyet ayrımcı uygulama daha yoğun bir biçimde gündeme getiriliyor.Hatta okullarda inanılması zor ama kadın yöneticiler tarafından kısa etek timleri oluşturulabilmektedir. Mevcut eğitim sisteminde dahi yok sayılan farklı cinsiyet kimliği ve cinsel yönelime sahip çocuklarsa büsbütün dışlanıyor. Eğitim Sen olarak şimdiye dek cinsiyet ayrımcılığına karşı ders kitaplarının ayrımcı öğelerden arındırılması okullarda toplumsal cinsiyet dersinin okutulması bu konunun hizmet içi eğitim programlarına alınması ve özellikle eğitim fakültelerinde ders olarak okutulması yönünde bir mücadele yürüttük. Yine cinsel eğitimin verilmesi gerektiğini belirttik.Geldiğimiz aşamada ne yazık ki var olanın çok gerisinde bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Şayet eğitim egemenlerin elinde itaate zorlayan bir araca dönüşebiliyorsa bizler açısından da özgürleşme yolunda bir mevzie dönüşebilir. Egemenlerin elinden bunu almak ve eğitimin özgürlükçü laik bilimsel anadilinde parasız olmasını sağlamak gerekiyor. Kadın hareketinin kazanımlarına sahip çıkmalı ve erkek egemenliğinin her türlü oyununu bozmalıyız.
SONUÇ OLARAK
Geride bıraktığımız yıl kadınlar bakımından bizi nasıl zorlu ama bir o kadar da kadın zaferinin yaşandığı bir yılın beklediğini gösteriyor. Bunca yıllık mücadelemizden ve kazanımlarımızdan aldığımız güç ile daha fazla özgürlük ve isyan dememiz gereken zamandayız. 25 Kasımın ardından gösterdiğimiz ortak mücadele hattını 8 Mart?ta
daha da büyütmek gibi bir görevimiz var artık.8 Martın ücretli tatil edilmesi mücadelesi bizim bakımımızdan yakaladığımız önemli bir düzey. Şimdi bu talebi kazanıma dönüştürme zamanı. Din, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın bütün kadınların ortak mücadelesi için daha fazla ortak zeminlerde buluşmalı ve savaşın en fazla yıkım getirdiği biz kadınlar barış için aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam
etmeliyiz.”